7 Ocak 2023 Cumartesi

5.Girişimci kadınlar zirvesi-Yılmaz Parlar





 


Cumhuriyetin 100. Yılında Dijitalleşen Dünyada Kadının Rolü

Başkanlığını, Türkiiye’de İş Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak’ın yaptığı, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) tarafından düzenlenen,  ZÜCDER, Hepsiburada, Uyumsoft ve Seger sponsorluğunda  Cumhuriyetin 100. Yılında Dijitalleşen Dünyada Kadının Rolü” konusunun ele alındığı ‘Kadın Girişimcileri Destekleme Zirvesi ve Ödül Töreni’nin beşincisi 5 Ocak 2023 Perşembe günü Dedeman Gayrettepe Hotelde gerçekleşti. Farklı kategorilerde Seçkin jürinin layık gördüğü başarılı kadın girişimcilere törenle ödülleri verildi

Zirvenin önemine dikkatlerimizi çevirdiğimizde; Kadın girişimciler, ülkenin ekonomik refahına ölçülebilir bir katkı sağlıyorlar. Kadınları teşvik etmek, ekonomik olarak güçlendirmek, karma ilerleme sağlamak akıllı ekonomidir. Önyargıya rağmen, Kadın Girişimcilerin çok büyük bir ekonomik güç olduğunu görürüz. Bu zirvede Rekabet sözcüğünün yerine, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in Kızılderili örneği ve Panel Moderatörü İş insanı Leyla Alaton tarafından Beraber hareket etme yan yana olma vurgulandı.

Sürdürülebilirliğe odaklanmış ülkeler gelişseler bile, kamu eylemi gerektiren birçok cinsiyet eşitsizliği devam etmektedir. Daha fazla cinsiyet eşitliği, gelecek nesiller için gelişim sonuçlarını iyileştirebilir ve kurumları ve politikaları daha temsili hale getirebilir.

Zirvesinin Ana destekçisi Türkiye'de İş Dünyası Dergisinin yeni sayısının Lansmanınında yapıldığı zirvede Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) Başkanı Celal Toprak Dergi yeni sayısının içeriğini paylaştı.  Kadın Girişimcilere ağırlık verdiklerini açıkladı. Salon protokol ile ilgili hiperaktif söyleşilerle açılış konuşmasını yaptı.


Plaket takdim eden Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, “Cumhuriyetimiz tam 100 yıl yaşında. Atatürk ve çalışma arkadaşlarının modeli neydi, neyi hayal ettiler? 100 sene sonra nasıl bir ülke, nasıl bir toprak düşündüler? Düşünmeye nasıl vardı acaba? 100 yıl öncesinden atılan umut tohumlarını yaşatıyor. Sesi hayalleri gerçekle. Bütün halinde büyümesi ilerlemesiyle mi? Güçlü kadın, güçlü toplum, güçlü toplum, güçlü ekonomi. Mustafa Kemal kadınlara verdiği toplumsal ve siyasi haklarla başlayan özgürleşme sürecine sahip çıkarak ondan ne aldığımız bayrağı daha da ileriye taşımaya azimliyiz.”şeklinde özetle konuşma yaptı.

Moderatör Leyla Alaton Panelislere yeni bir şey duymak istiyorum, Iyi bir şey öğrenmek istiyorum sözleriyle giriş yaptı.

Alaton “Girişimci kadınlar, evet işi kuruyor, büyütüyor ama bir yere taşıyamıyor. Niye taşıyamıyor? Orada bir eksiklik var.

Sayın başkanın da şahit olduğu gibi Sarıyer'de de sayısını bilmediği kadar çok kadına aktive etmiş kooperatiflerini koymuş. Bu kadınlarla konuşuyorsun, çok güzel şeyler üretiyorlar. Büyük bir emeği var. Yurt dışında olsa kat ve kat daha pahalıya satılır bunlar ama bir ölçeği yakalayamıyoruz. Niye? Çünkü yurt dışına bunları yollayıp orada depolayıp oradan dağıtılması lazım, buna sahip olur diye baktığımda da bir şey karşıma çıktı. Girişimci kadınların dijitalleşmesi hareketi diye bir şey başlanmış. Bir şirket. Ben bunu bilmiyordum mesela ben yeni bir şey öğrendim.

Başka bir ölçeğe taşımak için yurtdışına gitmesi lazım. Ürünlerin burada değerini bilmiyoruz. Artık işleme bi iğne oyası bilmem ne alıştık bunlara. Ama yurt dışında bunlar çok çok değerli ve çok daha iyi değeri biliniyor ve çok daha fazla para ediyor. Benim gördüğüm en büyük esneklik ölçeği yakalamak ölçek ekonomisi o zaman bir şey oluyor. Yeni bir kelime rekabet eder, rekabet ama beraber yani bir de artık birbirimize. Rakip gözüyle değil, tam aksine sen bunu yapıyorsun. Ben bunu yapıyorum. Beraber ne yapabiliriz yani? Orada rekabet erlik konsepti nosyonu fikri bence çok büyük önem kazanıyor. Artık beraber arayacak, büyütebiliriz de geldi herkes bunun da farkına vardı diye düşünüyorum. Onun için bu kelimeyi de çok önemsiyorum. Rekabet olmak, hem evet rekabet olsun ama beraber ve inanın bu kooperatif modeli. Çok faydalı.

Şeklinde örnek kooperatifle konuşmasını yaptı panelistlere söz verdi.


Panelistler Murat Çökmez, Çiğdem Kral, Işılay Reis Yorgun, Kübra Orakcıoğlu, ürünleri firmaları hakında gelişmeleri paylaştılar.

Aslında zirve özünde Düzeltici politikalar, refah için en önemli olan kalıcı cinsiyet eşitsizliklerine odaklanırlarsa önemli gelişme kazançları sağlayacaktır.

Dayanışma ekonomisinin tüm sektörlerinde, ticari, ve ticari olmayan varlığa sahip olan kadınlar, günlük ekonomik yaşamın temelini oluşturur.

Kadın girişimcilerin çoğunluğu mikro, küçük ve orta ölçekli işletmeler işletmektedir. Kadınların küresel ekonomide daha büyük bir rol oynaması gerekiyor5.Kadın Girişimcileri Destekleme Zirvesinde Ödüle Layık Görülenlen


Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünde Hücre İskeleti Araştırma Laboratuvarı Kurucusu Doçent. Dr. Elif Nur Fırat Karalar

Sunucu, Yazar ve Sağlıklı Yaşam ve Yoga Koçu Sayın Ece Vahapoğlu

Vartabi Genel Müdürü Gonca Soyluoğlu

Redstone Yönetim Kurulu Başkanı Evrim Kırmızıtaş Başaran

NG Hotels & Resorts İcra Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür

Yalova Tarım A. Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Akcan

Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner adına Oya Uzun

Gayrimenkul Geliştirme Direktörü Sermin Akın Kurt

Doğuşçay Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Harika Karahan Batallı

Taç Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Esra Kuştemir

Garanti Bankası BBVA Genel Müdür Yardımcısı Işıl Akdemir Evlioğlu

Cam Tavanı Delen Kadınlar Platformu Başkanı Asuman Karaşabanoğlu

Hisar Çatal Kaşık Yönetim Kurulu Üyesi Aslı Erdoğan

Wilo Türkiye Pazarlama Müdürü Banu Kiper

ORTAR Yönetim Kurulu Üyesi Sevim Yavuz

Tarkito Baby Kids Kurucusu Berna Kekeç  

Haberler.com Genel Yayın Müdürü Bedia Teymur

DAIKIN’in Adana Teknik Servis Yetkilisi Sayın Ebru Karaörs

Girişimcilik Ekosistemi Derneği Başkanı Esra Özden

Antalya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Öz

220 Derece Cookies Kurucusu Ezgi Baykut

NOG Kurucusu Buse Öksüz

Toksü & Chase Halkla İlişkiler Kurucusu Fügen Toksü

Redcolour Yönetim Kurulu Başkanı Oya Düşmez

Sınırlı Sorumlu Sarıyer Mahalle ve Köyleri Kadın Çiftçiler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Seyhan Deniz

Kale Group Yönetim Kurulu Başkanı & CEO’su Zeynep Bodur Okyay…

L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen

Hayal Bahçe’den Kurucusu Kübra Özmen Kutanoğlu

Ulusoy Un Şirketler Grubu Kurucu Ortağı Nevin Ulusoy

Sarıyer ve Civarı Girişimci Kadın, Çevre, Kültür ve İşletme Kooperatifi Başkanı Peyker Şimşek

BonaBant Yönetim Kurulu Başkanı Nida Beyoğlu Arslan

Karadeniz Ereğli Kadın Gücü Kooperatifi Başkanı Neriman Posbıyık

Migros Sürdürülebilirlik Komitesi adına / Migros Ticaret A.Ş. Sürdürülebilirlik Yönetimi Grup Müdürü Sayın Cansu Ergün.


yilmazparlar@yahoo.com


13 Kasım 2022 Pazar

Atatürk Ve Dünya Zirveye Damga Vurdu-Yılmaz Parlar





  Atatürk Ve Dünya Zirveye Damga Vurdu

13'üncü Boğaziçi Zirvesi Paneller

Yönetim Kurul Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 13'üncü Boğaziçi Zirvesi önemli panellerde çok sorular ve sorunlar zihinlerde cevap buldu.



Bu yıl "'Büyük Dönüşüm: Küresel Değişimin İtici Güçleri" temasıyla gerçekleşen 13. Boğaziçi Zirvesi'ne 90’a yakın ülkenin temsilcileri katıldı. Tüm panellerde İşlenen konular, Mustafa Kemal Atatürk'e dayandırılarak Ata’mızın çok konuşmalarda adı geçti. 

10 -11 Kasım 2022 tarihleri arasında Conrad Boshorus Hotelde gerçekleşen zirvede Yuvarlak Masa- Büyük Dönüşüm isimli oturumda

Moderatör,  UİP Onur Kurulu, Prof. Dr. İlter Turan, Panelistler NATO Eski Genel Sekreter,  Lord George Robertson, UİP Onur Kurulu Üyesi, Dr. Mehmet Ali Neyzi, İsveç Eski Dışişleri Bakanı, Margot Wallström (Video) ile katılarak, Covid-19 sonrasına kadar değişen dünyanın yeni vizyonu konuştular.

Boğaziçi zirvesine Ata’mızın ölüm yıldönümü tarihine gelmesi ve işlenen “Atatürk ve Dünya” konulu oturum zirveye damgasın vurdu.



UİP Onur Kurulu Prof. Dr. İlter Turan Moderatörlüğünde; Duayen tarihci, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ankara Üniversitesi Akademisyenlerinden  Prof. Dr. Taşansu Türker, Macaristan’dan Türkolog Dr. Edit Tasnadi, California ABD San Diego  Üniversitesi, Tarih Departmanı Profesörü Prof. Dr. Michael Provence “Atatürk ve Dünya” konulu panelin konuşmacılarıdı

Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün dünya tarihindeki eşsiz rolüne ilişkin Sözler vurgulandı. 

1923 ve 1930 yılları arasındaki Atatürk hakkındaki yorumlara baktığımızda;  Henüz yüzeyseldi.

Ancak, onun fikirleri ve devrim felsefesi, 1931 ve 1938 arasında daha iyi takdir edildi.

Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün siyasi kariyerinin dört aşaması olmuştur. 

Önce Türk milletinin egemenliğini savunmak (1919-1922), ardından yeni kurulan modern Türkiye Devletinin kurumlarını inşa etmek(1922-1924), sonrası kültürel-hukuk reformları (1924-1928) ve son olarak eğitim üzerine ve sanayileşme, sosyal eşitleme ve sonraki nesile geliştirme.

Atatürk'ün ülkesini kurtardıktan sonra bazı girişimlere giriştiği gerçeği, Türk milletini çağdaşlık yoluna koyacak köklü reformlar, medeniyet Batı'da genellikle hayranlıkla karşılanmış 

Kemalist milliyetçilik ırkçı değildi ve zulme dayanmıyordu. Milliyetçilik. amacı Türk bağımsızlığını korumaktı.

Aynı zamanda karşılıklı bağımlılık fikrine ve gerçekliğine adanmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün dış politikası "yurtta sulh" mottosuna dayanmaktadır ve dünyada barış." Aslında diğer ülkelerle Kemalist politika, birlikte yaşamanın. Mustafa Kemal aslında yurtta sulh, yurtta sulh istemiştir.

Öte yandan, Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün dış politikası, Türkiye'nin tam bağımsızlığa sahip olması gerektiği konusunda ısrarlı sınırlar. Kemalist politikanın ilkesi olan Türkler için Türkiye. İçinde Bu ilkeye uygun olarak Kemalizm, halkın hayati çıkarlarına saygı duyuyordu diğer milletler. Atatürk yönetimindeki Türkiye, Türkiye'nin zincirlerinden kurtulmuştu.

Dış çıkarlar ve dış politikada eşit kalmaya kararlıdır. Ülkesini denizden taşımıştı. Dünya Tarihinde Eşsiz Bir Rol Oynamak. O sadece seçkin biri değil, Türk askeri, aynı zamanda büyük bir devlet adamı ve reformcudur.

Ulusunun kaderini belirlemiş ve ulusunun nezaketi üzerinde kalıcı bir izlenim bırakmıştır. milletler. O sadece bir yenilenmenin habercisi olmakla kalmayıp, kendi dinamiği altında liderliği, Türkiye'nin bağımsızlık savaşı, Türkiye'nin ölüm çanını çalmıştı.

Türkiye. Mustafa Kemal Atatürk'ümüz, dinamiği nedeniyle evrensel saygı kazandı. Ata’mızın Türk kadınına tanıdığı eşitlikler Dünya ülkelerine ilham vermişdir. Bu cihetle  “Cinsiyet Perspektifinden Ekonomide Kadın” Konulu panelde yoğun ilgi gören paneldi.



Moderatör, Gonca Karakaş, CEO, Effect BCW , Panelistler Işıl Hasdemir, Türkiye Genel Müdürü, DELL, Gülden Yılmaz, Koton Yönetim Kurulu Üyesi, Shamsa Al-Bulushi, Direktör, Birleşik Arap Emirliklerinden  Mohammed Bin Rashid Knowledge Foundation, olması gereken ve kendi uygulamalarından örnekler verdiler.

Hızlı toplumsal cinsiyet analizi bakıldığında; mevcut en son sürdürülebilir kalkınma hedefi, en son kanıtları dünyanın 2030 yılına kadar toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşma yolunda olmadığını gösteriyor. 

Cinsiyet eşitliğini sağlamak için önümüzdeki uzun yolu işaret ediyor. ilerlemeyi yönlendirmede oynadığı temel güç ve yol göstermede kadın ve kızların merkezi rolü vurgulanıyor. Toplumsal cinsiyet dinamiklerine dikkat çekmeyi amaçlıyor ve risk, kırılganlık ve yeteneklerin cinsiyete dayalı boyutlarının dikkate alınmasını sağlamak için insani yardım liderliği, aktörler ve önerilerde bulunuyor.

Girişimci kadınlarımızdan İrina Konstantinova ile yaptığımız kadın ve ekonomi ile söyleşide İrina İrina Konstantinova panel sonrası yorumunda  “Tüm dünya ve ülkemizde kadının ekonomide önemli rolü bilinsede hala cinsiyet eşitsizliği hepsinin üzerine üzülerek sünger çekiyor..”dedi

BASIN panelinde ;Habertürk Gazeteci-Köşe Yazarı Kübra Par Moderatörlük görevini üstlendi.  Panelistler Kahire, Egypt TV Ahmed Yousef, Yazar – Gazeteci Gürkan Hacır,

Araştırmacı, Uluslararası Türk-Arap Diyaloğu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Samir Salha panelistlerdi.

Medya özgürlüğü, güvenliği, hukuk konuşmaların odak noktasını belirledi.

Medyanın “Barışçıl, adil ve kapsayıcı toplumlar” geliştirmedeki rolü haklı olarak vurgulandı. Ülkelerdeki barış inşası çalışmalarında, gazeteciler genellikle insanların haklarına ilişkin farkındalıklarını artırarak, hükümetlerden hesap sorarak ve çatışmalara şiddet içermeyen tepkileri teşvik ederek kilit rol oynarlar.

Gazetecilerin güvenliğine ve kendilerine karşı işlenen suçların cezasız kalmasına” yönelik tehditlerin süregelen zorluklarıdır. Çoğu devletin Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülkenin en alt kısmında yer aldığı açıktır.

Medyaya yönelik saldırı ve tehditleri belgeleme becerilerini geliştirmek, faillerden hesap sormak için kanıt toplamak ve bu tür suçların cezasız kalmasını sağlamak için projelerin olması gereklidir.

Basın özgürlüğünü güçlendirmek için harekete geçmeye çağıran bir kampanyalar gereklidir. Sadece güvenlik değil, Gazetecilerin emniyetini ve güvenliğini artırmaya yönelik çalışmak. 

Medyanın barışçıl toplumları ilerletmedeki rolünün başarısının, medyanın kendisinin ne kadar kapsayıcı olduğuna ve zarar vermekten kaçınıp kaçınmadığına bağlı olduğuna inanınılması, medyanın ana akım haber ve fikir içeriklerinde kadın ve azınlık gruplarının sesleri ve kadın gazetecilerin yanı sıra azınlık gruplarından bireyler için medya sektöründe gelişmek için alanlar yaratması gerektiğidir.

Aynı zamanda, her iki ülkedeki medyanın da nesnel, sorumlu ve belirli topluluklarda veya daha geniş toplumda şiddetli çatışmalara yol açabilecek mevcut gerilimleri körüklemeyen içerik üretmede daha iyi olması gerektiğidir.



Eskişehir Belediye Başkanı, Yılmaz Büyükerşen, Şehirleri Geleceğe Hazirlamak konulu sunum yaptı. Eskişehir’e yaptıkları icraatları gelişimini anlatdı.

Büyükerşen, "Eskişehir’de çalışmalara büyük bir depremle başladığını hazırlıksız olduğunu göstermenin yanında yaygın belediyecilik anlayışındaki hataları sıraladı.

Deprem, Eskişehir'i ikiye bölen Porsuk Çayı’nın ne derece dayanıksız olduğunu, imar planlarının ele alınması gerektiğini ispatlamış oldu. İlk işimiz şehir itfaiyesinin yenilenmesiydi."

Şehirlerin kalkınabilmesi için o şehirde üniversiteler varsa onlar lokomotif görevi görmeliler; hem kalkınmada, hem yenilenmede üniversiteler şehir sorunlarına el atmıyorsa o şehirlerin kalkınmasının güç olduğunu belirten Büyükerşen, "Yapacağım tek şey proje haline getirdiğimiz ihtiyaçlar listesini Avrupa'ya ulaşmaktı. Avrupa'ya çıktım büyük bankaların kapsını çalarak kredi istedim.”  



Çok güzel projelerinin hayata geçirildiğini, kent için toplu taşımacılık, ulaşımcılık sistemi ve hafif raylı sistemi kurduklarını öyleyen Büyükerşen, 2014 yılında dünya raylı sistemler ödülünü kazandıklarını dile getirdi. Büyükerşen, büyük altyapı projelerinden sonra atık su arıtma tesisleri kurduklarını söyledi. Büyükerşen, "Dünyanın iklim değişikliğini dikkate alarak yeni su rezervleri yapmak üzere kolları sıvardık. Göletler yapmaya başladık. Su rezervlerini oluştururken, aynı zamanda su sporları merkezi de yapıldığı için Eskişehir buna ev sahipliği yapmaya başladı." ifadelerini kullandı.

Eskişehir'in turistik bir karakter kazanmaya başladığını kaydeden Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Avrupa'da gelişmiş şehirler gibi orada gördüğünüz geniş yeşil alanlar yaptıklarını söyledi. Büyükerşen, fiziksel yatırımları iyileştirmenin ötesinde halkın kültür ve sanat donanımına katkıda bulunduklarını dile getirdi.

yilmazparlar@yahoo

6 Kasım 2022 Pazar

8. İstanbul Güvenlik Konferansı-Yılmaz Parlar





 8. İstanbul Güvenlik Konferansı

 

İstanbul Güvenlik Konferansı sekizinci yılında Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Post-Güvenlik İkilemler, Entegrasyonlar, Modeller ve Asya“ ana teması altında küresel ölçekte katılımla 03-04 Kasım 2022 tarihinde Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter’de gerçekleştirildi. 



Küresel ölçekte güvenlik, Etkili siber güvenlik, Ulusal güvenlik, gün geçtikce önemini artırmaktadır. TASAM Yönetim Kurul üyesi İhsan Toy'un belirtdiği gibi,150 den fazla stratejik araştırma içeren kitaplar yayınlayan ve çok sayıda stratejik temalı zirveler gerçekleştiren TASAM’ın 29 Oturum ve 150'den fazla sunumun yapıldığı “8.İstanbul Güvenlik Konferansı”nda15 ülkenin siyasetçileri, bürokratları, büyükelçileri, askeri uzmanları, akademisyenlerı, profesyonelleri görüş bildirdiler.


Güvenlik coğrafi bir konudur çünkü farklı yerler, o bölgenin güvenliğini etkileyen benzersiz fiziksel ortamlara ve kültürel sistemlere sahiptir. Ulusal güvenlik, coğrafya gibi, zaman ve mekânı ve o mekânın zamanının sınırları içinde var olanı içerir. Bunlar aynı zamanda coğrafi bakış açılarıdır. 

Bağlantılı dünyamızda siber saldırılar ciddi bir tehdit haline geldi. Bugün, dünya çapında her gün altı milyondan fazla siber saldırı gerçekleştiriliyor ve bu eğilim artıyor.  Üretim kesintilerinden, ticari sırların kaybından veya verileri geri yükleme maliyetinden kaynaklanabilecek ekonomik zarar çok büyüktür. 

Bu tür saldırılara karşı koruma çok önemlidir. Siber güvenlik, dijital toplumun bel kemiğini oluşturur. Bu nedenle dijital verilerin korunması giderek daha önemli hale geliyor. 

Siber suçlar her zamankinden daha yaygın hale geldikçe (bu yıl 6 trilyon dolarlık zarara yol açarak onu tüm küresel yasadışı uyuşturucu ticaretinden daha karlı hale getirmesi beklendiği söylenmektedir.) Yöneticilerin siber suçları püskürtecek kadar sağlam bir siber güvenlik stratejisini savunması zorunludur. 

Etkili siber güvenlik, yalnızca uygulama güvenliği, sızma testi ve olay yönetimini değil, aynı zamanda çalışan davranışlarını, üçüncü taraf risklerini ve diğer birçok potansiyel güvenlik açığını da kapsayan sürekli bir çaba gerektirir.


Göç, bir bölgenin güvenliğini ve istikrarını etkileyebilecek faktörlerden biridir. Göç, daha önce bu tür olayların yaşanmadığı bir bölgede terör eylemlerinin çoğalmasına neden olabilir. Göçmenler terörle bağlantılı bölgelerden geliyorsa bu risk daha yüksektir. Bu nedenle menşe bölgesi, göçmenlere nasıl davranılacağına karar verirken ülkelerin dikkate aldığı ana faktörlerden biri olmaya devam etmektedir. Asya'daki savaşın parçaladığı ülkelerden gelen göçmenler, terörizm söz konusu olduğunda yüksek riskli olarak algılanıyor.

Her yıl küresel ölçekte güvenlik profesyonelleri başta olmak üzere akademisyenler, bürokratlar, askerler, araştırmacılar, iş insanları ve gazetecilerin yoğun katılımıyla bir Türkiye ve İstanbul markasına dönüşen İstanbul Güvenlik Konferansında ;TASAM Başkanı Prof. Dr. Süleyman Şensoy, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Oliver Spasovski, Uganda  Savunma Bakanı Tümgeneral (E) Jim Muhwezi Katugugu, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Dr. Mohammad Hassan Sheıkholeslami, Bosna Hersek Emniyet (Polis) Genel Müdürlüğü Baş Müfettişi Midhat Hasanspahic, ASELSAN Strateji  Yönetimi Direktörü Sami Duman, TASAM Başkan Yardımcısı Tuğgeneral (E) Doç. Dr. Fahri Erenel açılış konuşması gerçekleştirdiler. 

TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY açılış konuşmasında  21. yüzyılda temel zorluğun, çağdaş küresel güvenlik problemlerinin kapsamı, ölçeği ve doğası ile uyumlu kuramsal çerçeve yokluğu olduğu tespitini yaptı. 

Başkan ŞENSOY, sermaye kaynaklı oluşan post-güvenlik  yapısı ve bu yapının stratejik hamleleri ile oluşan ve yeniden önem kazanan jeopolitiğin Doğu ile Batı arasında yaşandığını belirti.

Şensoy“Mevcut alt yapıyı ve kapasiteyi güncel varlıklara/yeni konvansiyonele dönüştürmeye dair nasıl bir politika izleneceği ise gelecek ve güvenlik için de belirleyici olacaktır. Post-Güvenlik ikilemleri arasındaki rekabet Asya’yı merkez alıyor.“dedi

Başkan ŞENSOY, 8. İstanbul Güvenlik Konferansı etkinliklerine; devlet temsilcileri, savunma ve güvenlik aktörleri, akademisyenler, politika yapıcılar, sektör temsilcileri, uzmanlar ve düşünce kuruluşlarından, serinin önceki konferanslarında olduğu gibi güçlü katılım sağlandığını dile getirerek, “Post-Güvenlik Jeopolitik başlığının içini en çok dolduran konular; özellikle Akdeniz-Atlantik ve HintPasifik’teki yeni entegrasyon çalışmalarıdır. Bütün entegrasyonların hem güvenlik hem sosyolojik hem ekonomik hem teknolojik anlamda zaman içinde büyük karşılıkları olacaktır“ şeklinde açıklamda bulundu.

Başkan ŞENSOY tüm bu rekabet parametreleri ışığında, yeni güç ve mülkiyet ekosisteminde konvansiyonel olarak sahip olunan her şeyin, anlamını büyük ölçüde kaybettiği ve değerinin düştüğü bir dönem yaşandığını ifade ederken ayrıca günümüzün rekabet ortamında ulus devletlerin zayıflaması ile orta sınıfın dönüşümü ve demokrasilerin  geleceği konusunun temel tartışma olmaya devam edeceğine de vurgu yaptı.


Konferans boyunca 4 farklı “Forum” gerçekleşti. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu, Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu, Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forum, Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu.

Birkaç salonda eş zamanlı gerçekleşen panellerden takip edebidiğimiz konuşmacılardan BDU Uluslararası İş İnsanları ve Diplomatlar Birliği, 8. İstanbul Güvenlik Konferansı’nın destekçileri arasındaydı. BDU Başkanı Dr. Musa Karademir, “ Dijital Para ve Finans Güvenliği ” konusunda bir sunum yaptı. 

Aynı şekilde BDU Kurucu Yönetim Kurulu Üyeleri; Doç. Dr. Aslıhan Nakiboğlu; “ Kripto Para Kullanımına Yönelik KOBİ Yöneticilerinin Görüşlerinin İncelenmesi: Niğde TSO Üyeleri üzerine Bir Araştırma, ” Doktorant Mehmet Nuri Kaynar; “ Kamu Güvenliği çerçevesinde Değişen Paradigmalar ve Güvenli Eğitim Ortamı, ” Doktorant Ayşe Kaşıkırık; “ Pandemi ve Savaş Gölgesinde Gıdaya Erişim Hakkı, ” Öğretim Görevlisi Güney Ferhat Batı; “ Aliya İzzetbegoviç’in Yugoslavya Politikası ve Avrupa’nın Güvenliği’nde Bosna-Hersek’in Stratejik Önemi “ başlıklarında birer sunum gerçekleştirdiler. 


Fenerbahçe Üniversitesinden Doçent Dr. Tuba Eldem,”Rusya-Ukrayna Savaşı Ve Avrasya’da Üçüncü Bir Güç Olarak Orta Koridorun Yükselişi” Başlıklı sunu özeti

“Orta Asya, Kafkaslar ve Türkiye ekonomilerini potansiyel olarak değiştirecek olan Orta Koridor’un gelişimi, şimdiye kadar Avrupa Birliği'nden gelen talep yönlü itici güçlerin eksikliği nedeniyle sekteye uğramıştır. 24 Şubat 2022’de Rusya'nın Ukrayna'ya işgalinin doğurduğu önemli jeopolitik sonuçlardan biri Türkiye, Kafkaslar ve Orta Asya boyunca uzanan Orta Koridor'un hem ekonomik bir bölge hem de Çin-Avrupa bağlantısı için giderek daha çekici bir alternatif rota haline gelmesi olmuştur. Rusya'nın Ukrayna işgali sonrasında ağır yaptırımlara tabii olan Rusya ve Beyaz Rusya topraklarından geçen Kuzey Koridor üzerindeki Avrupa ve Çin arasındaki kara ve tren yolu kargo taşımacılığı aksamıştır. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'nin en büyük başarısı olarak kabul edilen Yeni Avrasya Kara Köprüsü (Çin, Kazakistan, Rusya, Beyaz Rusya, Polonya, Almanya) boyunca Çin-AB sevkiyatları, Rus işgalinden bu yana yüzde kırk azalmıştır. Bu kesintilerin Orta Koridor’un kargo hacmini bu yıl 2021’e göre altı kat arttırması beklenmektedir. 

Orta Koridorun yükselen potansiyeli, Orta Asya ve Güney Kafkasya'da Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Rotası boyunca bölgesel entegrasyon çabalarını Rusya ve İran aleyhine geliştirmektedir. Çin'in arz yönlü politikası Orta Koridor’un büyümesine imkan tanırken, Avrupa’daki enerji krizi, en agresif fosil yakıt karşıtı politikalardan bazılarının yeniden gözden geçirilmesine ve yumuşatılmasına yol açarak, Avrupa’nın potansiyel enerji kaynağı, küresel ulaşım ve lojistiğin bir parçası ve uzun vadede üretim ve ticaret ortağı olarak ilgisini Orta Asya ve Kafkaslara yöneltmiştir. Trans-Avrupa enerji, lojistik ve ulaşım ağları için yüksek jeostratejık  çekim potansiyeline rağmen Türkiye henüz kayda değer akış veya yatırımı kendine çekememiştir. Trans-Sibirya demiryolu üzerinde büyük ölçüde aksayan Çin-Avrupa taşımacılığını kendine çekememesinin nedeni, Çin ve Almanya'yı Orta Koridor üzerinden bağlamak için mevcut tercih edilen seçeneğin, İstanbul yerine Poti (Gürcistan) ve Köstence (Romanya) limanları üzerinden Karadeniz deniz taşımacılığı yoluyla olmasıdır.  Almanya'nın Asya-Avrupa demiryolu taşımacılığı için en büyük varış noktası olması nedeniyle, Alman akışını çekme yeteneği Türkiye’nin ulaşım ve lojistik ağ merkezi olabilmesi için kritik önem taşımaktadır. Orta Koridor’un uzun vadeli başarısı ise piyasa güvenini yeniden kazanılmasına, altyapının iyileştirilmesine ve kolaylaştırılmış gümrük prosedürleri gibi daha koordineli çok taraflı işbirliğine dayanmaktadır.” 


Elazığ Fırat Üniversitesinden Doç. Dr. M. Tuncay Gençoğlu sunusunda ilginç siber örgütlerin oluşturulmasını sundu.

“ Artık bir çok ülke Siber komutanlık, siber ordu yada Siber Uzay savunma gücü adıyla ordular kuruyor. Şu an itibariyle 40’tan fazla devlet bir tür askeri siber komutanlık kurdu ve en az bir düzine devletde kurmayı planlıyor. ABD, İngiltere, Çin, Rusya, İsrail, İran, Kuzey Kore, Güney Kore, Japonya, Hindistan, Kanada, Almanya Siber ordusu olan ülkeler. Geçtiğimiz günlerde bunlara Polonya’da eklendi (Siber Uzay Savunma Gücü adıyla düzenli bir ordu kurulduğu deklere edildi). Bunların hepsinin başında bir orgeneral yada korgeneral var. 

Türkiye’de Siber Savunma Komutanlığı adıyla bir birimimiz var ancak bu birim Genel kurmayın ve TSK’nın bilgi sistemlerini korumak amaçlı görev yapıyor, görev tanımıda zaten bu minvalde.

“Siber Uzay Savunma Gücü” Siber güvenlik komutanlığı bağımsız bir komutanlık olarak kurulmalıdır.

Bir muhabere taburu ofansif siber kuvvet olarak yapılandırılmalı ve bu yapının temel amaçları ise; Operasyon, Savunma, Saldırı, Sızma şeklinde olmalıdır.

“Bilim süvarileri” adıyla profesyonel programcı ve kodlayıcılardan oluşan, kimlikleri gizli, sürekli klavye başında olan, bir çok alanda faaliyet gösteren, sıcak bölgelerde ve siber savaşlarda görev yapabilecek olan  gizli bir Ordu kurulmalıdır. Bu Ordu, gerçek zamanlı siber istihbarat elde etmek için büyük veri analitiğini kullanarak verilerin otomatik olarak işlenmesini sağlayan teknolojiler geliştirmeli ve kullanmalıdır. 

“Siber Güvenlik Bakanlığı” kurulmalıdır. Yada başka bakanlıklarla birleştirilebilir. (İçişleri ve Siber Güvenlik Bakanlığı)

Dış işleri bakanlığı içerisinde bir “Siber Büyükelçilik” kurulmalıdır. Siber krizlerin diplomasi yoluyla çözülmesi amacıyla çalışacak siber vatanın korunmasında diplomasi işletecek bir birim. Devletler siber dış politikalara dair ofisler kurup başlarına bir büyükelçi atıyor. Uluslararası ilişkilerin siber boyutunun önemini kavrayan gelişmiş devletler bu tarz birimler açarak olası siber krizleri diplomasi yoluyla çözmeyi hedefliyor. ABD’ nin ilk siber büyükelçisi Nathaniel Fick oldu. Dışişleri bakanlığı bünyesinde açılan Siber Uzay ve Dijital Politika bürosuna başkanlık edecek Fick, ABD’nin Siber Uzay ve Dijital teknolojiler konusundaki dış politikasını yönetecek.”şeklinde sunusunda olması gereken birimleri dile getirdi.

Siber güvenlik, tüm veri kategorilerini hırsızlık ve hasardan koruduğu için önemlidir. Buna hassas veriler, kişisel olarak tanımlanabilir bilgiler, korunan sağlık bilgileri , kişisel bilgiler, fikri mülkiyet, veriler ve hükümet ve sektör bilgi sistemleri dahildir. 

Hassas verileri ve kişisel bilgileri depolamak için küresel bağlantı ve bulut hizmetlerinin kullanımı nedeniyle hem doğal risk hem de artık risk artıyor.  

İş liderleri artık yalnızca virüsten koruma yazılımı ve güvenlik duvarları gibi kullanıma hazır siber güvenlik çözümlerine güvenemez, siber suçlular giderek daha akıllı hale geliyor ve taktikleri geleneksel siber savunmalara karşı daha dayanıklı hale geliyor. İyi korunmak için siber güvenliğin tüm alanlarını kapsamak önemlidir .

Siber tehditler, kuruluşunuzun herhangi bir seviyesinden gelebilir. İşyerleri, personeli sosyal mühendislik dolandırıcılıkları, kimlik avı , fidye yazılımı saldırıları ve fikri mülkiyeti veya kişisel verileri çalmak için tasarlanmış diğer kötü amaçlı yazılımlar gibi yaygın siber tehditler hakkında eğitmek için siber güvenlik bilinci eğitimi içermelidir.


Siber güvenliğin önemi artıyor.  Siber Suçlar Neden Artıyor? 

Bilgi hırsızlığı, siber suçların en pahalı ve en hızlı büyüyen bölümüdür. Büyük ölçüde, kimlik bilgilerinin bulut hizmetleri aracılığıyla web'e artan şekilde maruz kalmasından kaynaklanmaktadır.

Ama tek hedef bu değil. Elektrik şebekelerini ve diğer altyapıyı yöneten endüstriyel kontroller bozulabilir veya yok edilebilir. Kimlik hırsızlığı tek amaç değildir, siber saldırılar bir kuruluşta veya hükümette güvensizlik yaratmak için veri bütünlüğünü tehlikeye atmayı verileri yok etmeyi veya değiştirmeyi hedefleyebilir.


yilmazparlar@yahoo.com


29 Ekim 2022 Cumartesi

Bisiklet Turizminin Önemi-Yılmaz Parlar




Bisiklet Turizminin Önemi


ANFAŞ Fuar ve Kongre Merkezi’nde 27-28 Ekim 2022  tarihleri arasında gerçekleşen, Yönetim Kurul Başkanlığını Selçuk Meral’in yaptığı GMT Fuarcılık tarafından 4’üncü kez düzenlenen Antalya Turizm Fuarın Bu yıl teması  “Bisiklet Turizmi” idi.



Gerçekdende kimsenin göz ardı etdiği  “Bisiklet Turizmi” önemi son derece büyükdür.


Dünyadaki en popüler bisiklet yolları nelerdir? Yani en çok bisiklet turisti olanlar? Alt yapısı olanlar.


En çok bisiklet turist sayısı yaklaşık 220.000 dir. Birkaç gün boyunca bisiklet turuna çıkmak isteyen bisiklet turistlerin yanı sıra günlük katılanlarla birlikde 380.000 bisikletli tatilciye ulaşıyor

Bisiklete binmek yerel ekonomilere milyonlarca dolar pompalıyor ve küçük işletmeleri destekliyor. 

Ayrıca bisiklet, çevrenin korunmasına yardımcı olur ve bölgesel seyahatleri teşvik eder. Ayrıca, aynı anda hem fiziksel sağlığı hem de girişimciliği artırmanın harika bir yoludur.

Bisiklet Turizmi iş için iyidir. Bisiklet turizminin en belirgin faydalarından biri iş için iyidir. Bisikletçiler, diğer tatilciler gibi, konaklama gerektirir. Ancak, ek olarak, bisiklet sürmek fiziksel bir aktivite olduğundan, bisiklet turistleri yiyecek ve içecek gerektirir. Bisikletçilerin bisiklete binmeyen ziyaretçilere kıyasla bir bölgede daha fazla gece geçirme eğiliminde olduklarıdr.

Bisiklet Turizmi Kentsel-Kırsal Bölünmeyi Köprülüyor. Bisiklete binme tipik olarak kentsel bir bakış açısıyla tıkanıklığı gidermek ve hareketliliği artır



Bisiklet Turizmi Toplulukları Canlandırıyor

Mütevazi bisiklet, toplulukları hayata döndürme yeteneğine sahiptir. 

Bisiklet Turizmi, Bisiklet Sürmeyi Sadece Bisikletçilerden Daha Fazlası ile Alakalı Hale Getirir

Bisiklet turizmi doğası gereği çok disiplinlidir.  

Büyüyen turizm pazarlarının çoğu kırsal veya az gelişmiş yerlerdedir.

Az gelişmiş, kırsal veya her ikisi bisiklet turizmi, bisiklet turistlerinden insan hızında seyahat eden, aksi takdirde zor durumda olan bölgelere yeni bir gelir akışı getirerek büyüyen pazarlara fayda sağlayabilir. 


Uygun şekilde teşvik edilirlerse, bisiklet turistleri topluluğa çok ihtiyaç duyulan geliri getirmeye yardımcı olabilir. Bisiklet turistleri, kırsal ve gelişmekte olan topluluklarda bulunanlar gibi sessiz yollarda seyahat etmeyi tercih ediyor. 


Bisiklet turizmi, bisikletçileri birkaç saatliğine de olsa durmaya ikna etmeye hazır ve istekli olan işletmeler ve topluluklar için turizm geliri anlamına gelir.


Bisiklet turizmi rotaları olarak kullanılan kırsal yollar hem bisikletçiler hem de çevredeki topluluklar için fayda sağlamaktadır.



Kırsal yollar, kolay, güvenli ve eğlenceli bisiklet yolculuğunu teşvik etmek için bisiklet yolları olarak belirlendiğinde ve doğru bilgilerle imzalandığında ekonomik kanallar haline gelir. Bisiklet turistlerini çekmek için iyi işaretlenmiş ve organize edilmiş bisiklet yolu tabelaları zorunludur. Organize bir bisiklet rota işaretleri sistemi, algılanan güvenliğe katkıda bulunur ve daha fazla bisikletçiyi çeker. Bu, bisiklet yolcularını yerel ilgi çekici yerlere, kültürel cazibe merkezlerine, konaklama yerlerine ve aksi halde bilmedikleri işletmelere yönlendirmeye hizmet eder. Bir bisikletçinin vahası veya dinlenme durağı gibi ek kaynaklar inşa etmek, yalnızca turistlerin elde tutulmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda yerel ekonomiye satın alma ekleme ve hem bölge sakinleri hem de ziyaretçiler için yaşam kalitesini artırma gibi üstel bir etkiye sahiptir.


Bisikletli turistlerin çoğu günde 70-100 km seyahat ediyor. Diğer "geleneksel turistler" ile karşılaştırıldığında, bisikletlilerin aynı mesafeyi kat etmeleri neredeyse 4 kat daha uzun sürüyor.  


Bisiklet turistlerini çekmek için işbirliği yapan yerel işletmeler ve üreticiler, diğer faydalara doğru damlayacak mikro ekonomik sinerjiler yaratacaktır. Bisiklet turistlerini teşvik eden topluluklar, hem yerel halk hem de ziyaretçiler için yerel bölgeyi daha kolay gezinmek için sessiz yollar ve bisikletçiler için ayrı bisiklet yolları sağlayacak.  .


 Dünyanın en büyük Bisiklet fuarına Almanya ev sahipliği yapmaktadır. Spesifik olarak, “bisiklet turizminin niş bir üründen gelişen bir sektöre nasıl ve neden geliştiğini açıklamak” için bir manşet sempozyuma ev sahipliği yaptılar .

Popülaritesindeki artışı açıklamak için verilen nedenlerin başında, küresel olarak bisiklet altyapısının sürekli olarak geliştirilmesi yer alıyor.

Başarılı geçen ve son derece klas verimli geçen Antalya Turizm Fuarı 2022 nin Bu nedenle GMT Fuarcılık “Bisiklet Turizm” temasını takdir ediyoruz. Böylece Göz ardı edilen turizme öncülük edeceğini ve turizme yeni alternatifler getirceğinide ümit ediyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com