19 Kasım 2023 Pazar

KKTC Kuruluş 40. Yıl Dönümü-Yılmaz Parlar





 KKTC  Kuruluş 40. Yıl Dönümü


15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilen bağımsızlıkla kutlanan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) 40. yıl kuruluş yıldönümü, ve 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Conrad İstanbul Hotel’de düzenlenen resepsiyonla kutlandı.




Türk milletinin Kıbrıs'taki varlığını güvence altına alma ve adadaki Türk toplumunu koruma amacını taşıyan önemli bir dönemeç olan KKTC'nin kuruluş Törenine, KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, 1. Ordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Orgeneral Ali Sivri, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Kıbrıs gazileri, güvenlik, kamu, iş, siyaset, sivil toplum kurumları ve medya alanlarından çok sayıda davetli katıldı.




Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından KKTC İstanbul Başkonsolsosu Fatma Demirel ile İstanbul Valisi Davut Gül konuşma özeti;

1983 yılında KKTC'nin bağımsızlığını ilan etmesiyle, Kıbrıs sorununun bir boyutunu daha belirgin hale getirmiştir. Bu tarihsel adım, adadaki etnik Türk nüfusunun kendi kaderini tayin etme hakkını savunma noktasında büyük bir öneme sahiptir. KKTC'nin bağımsızlık ilanı, Türk halkının adadaki varlığını sürdürme iradesini vurgulamıştır.



KKTC'nin kuruluş yıldönümü aynı zamanda uluslararası ilişkilerde önemli bir konu olarak da öne çıkmaktadır. Kıbrıs sorununun devam eden müzakerelerinde, KKTC'nin bağımsızlık ilanı ve bu ilanın meşruiyeti sürekli olarak ele alınan konulardan biridir. KKTC, uluslararası alanda tanınmış bir devlet olmamakla birlikte, bağımsızlık ilanının ardından kendi yönetimi ve kurumlarıyla varlığını sürdürmekte kararlıdır.


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıldönümü, adanın tarihinde önemli bir dönemeçtir. Türk milletinin adadaki varlığını sürdürme ve kendi kaderini tayin etme iradesini simgemektedir.


İstanbul Valisi Davut Gül "Bu coğrafyada güçlü olmadan ayakta kalma ihtimaliniz yok. Nereden anlıyoruz, Bosna'dan anlıyoruz, Karabağ'dan anlıyoruz, Filistin'den anlıyoruz. Bu coğrafyada devlet kurmak yetmiyor. Bu coğrafyada toprağın sizin olması yetmiyor. Güçlü bir ordunuz yoksa, güçlü bir milletiniz yoksa, ekonomik olarak güçlü değilseniz, hele hele KKTC ölçeğinde baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti gibi yanınızda size yarenlik eden bir devletiniz, garantörünüz yoksa maalesef ananızın ak sütü gibi size helal olan toprakları size yar etmezler. O açıdan Türkiye Cumhuriyeti'nin bu desteğiyle KKTC'nin bu bilinciyle inşallah nice yıllarını göreceğiz."dedi

KKTC İstanbul Başkonsolsosu Fatma Demirel "Türkiye Cumhuriyeti, soydaşlarını kurtarmak için 20 Temmuz 1974'te silahlı kuvvetlerini adaya göndererek barışı tesis etmiştir. O gün bugündür iki taraf arasında süregelen görüşmelerde ortak bir zemin arayışı sonuç vermemiştir. Çünkü masadaki iki taraftan birisi haksız bir şekilde devlet olarak, diğeri ise toplum olarak muamele görüyor. Davalarımızı anlattığımız her platformda haklarımız teyit edilmekte, en çok da ülkemize uygulanan kısıtlamaların yersizliği dile getirilmektedir. Ancak çözüm bulma ve haksızlıkların giderilmesi noktasında elle tutulur ilerleme gerçekleşmemektedir."açıklamalarda bulundu.




1983 yılı, Kıbrıs adasında tarihi bir anın yaşandığı yıl olarak kayıtlara geçti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 15 Kasım 1983 tarihinde bağımsızlığını resmi olarak ilan etti. Bu adım, adadaki uzun süren siyasi çekişmelerin ve müzakerelerin ardından geldi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ilanının kökeni, 1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı'na dayanmaktadır. Bu harekât, adadaki Türk ve Rum toplulukları arasındaki gerginliği sonlandırmayı hedeflemiş ancak adanın bölünmesine yol açmıştı. 1983 yılında KKTC'nin bağımsızlık ilanı, bu bölünmeyi resmi bir statüye kavuşturarak Türk kökenli topluluğun bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesine olanak tanıdı.

Ancak, KKTC'nin bağımsızlık ilanı uluslararası alanda tartışmalara neden oldu. Birleşmiş Milletler ve birçok ülke, KKTC'nin bağımsızlığını tanımadı ve bu adımı kınadı. Bu durum, adadaki siyasi ve diplomatik gerilimleri daha da derinleştirdi.

Bağımsızlık ilanının ardından KKTC, kendi siyasi, ekonomik ve kültürel kimliğini inşa etmeye yönelik adımlar attı. Yeni kurulan devlet, uluslararası tanınma eksikliği ile mücadele ederken, içeride ise demokratik kurumlarını güçlendirmeye ve ekonomisini geliştirmeye odaklandı.

Uluslararası alandaki tepkilere rağmen, KKTC'nin bağımsızlık ilanı, adadaki etnik gruplar arasındaki ilişkileri şekillendiren önemli bir kilometre taşı oldu. Günümüzde bile devam eden Kıbrıs sorunu, adanın geleceği konusundaki belirsizlikleri sürdürmektedir. KKTC, bağımsızlık ilanı sonrasında edindiği kimliğiyle siyasi ve ekonomik olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Ancak, Kıbrıs adası genelindeki çözümlenmemiş konular, bölgede hâlâ devam eden diplomatik gerginliklere neden olmaktadır.


yilmazparlar@yahoo.com


14. Boğaziçi Zirvesi -Yılmaz Parlar





 14. Boğaziçi Zirvesi 10 Numara

Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Türkiye Cumhurbaşkanlığı himayelerinde 16-17 Kasım arasında organize edilen 14. Boğaziçi Zirvesi, mükemmelliğe imza atarak 10 numarayı haketdi.

 Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik gelişmelerini ele almak üzere düzenlenen prestijli bir etkinlik olarak dikkat çekiyor. Bu yılki zirve, ülkenin ekonomik vizyonunu şekillendiren önemli konuları masaya yatırmak amacıyla gerçekleşti. Zirve, ekonomi, finans, iş dünyası liderleri ve akademisyenleri bir araya getirerek güçlü bir network oluşturdu.


Gerçekleşen, zirvenin açılış konuşmasını yapan Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) İcra Kurulu Başkanı Cengiz Özgencil, Türkiye'nin ekonomik durumu ve geleceğine dair çeşitli perspektifleri ele aldı. Ayrıca, küresel ekonomik trendlerin Türkiye'ye etkileri. Dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

Sektör liderleri ve uzmanlar, dijital ekonominin yükselişi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik büyüme üzerindeki etkileri gibi konularda paneller düzenledi. Dijital dönüşümün ekonomik dinamiklere nasıl yansıdığı ve iş dünyasının bu değişime nasıl adapte olduğu geniş kapsamlı bir tartışmanın merkezi oldu.

Katılımcılar iş dünyasındaki güncel sorunları ve çözüm önerilerini tartışarak, gelecekteki iş stratejilerini belirleme fırsatı buldular. Zirve, sadece ekonomik konularla sınırlı kalmayarak, küresel politika, ticaret ilişkileri ve güvenlik gibi geniş bir perspektifi de kapsayarak katılımcılara kapsamlı bir bakış sunmayı amaçladı.

Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik geleceğini şekillendiren, liderlerin görüş ve stratejilerini paylaştığı bir platform olarak önemli bir etkinlik olarak öne çıktı.



14. Boğaziçi Zirvesi, "Gelecek Yüzyılı Karşılamak" temasıyla gerçekleşti. Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı Sheik Mohammed bin Hamad Bin Qassim Al Abdullah Al Thani, zirvede yaptığı konuşmada, ülkeler arası ticaret hacmini ve yatırımların düzeyini artırma çağrısında bulundu. Al Thani, özellikle gıda güvenliği ve iklim değişikliği gibi zorluklarla baş etmek adına iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Katar'ın 2030 vizyonu çerçevesinde bilim ve teknolojiye odaklandığını belirtirken, Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çekti ve gerçek bir barışın sağlanmasını talep etti.



Zirvenin ana gündem maddelerinden biri, İsrail ve Filistin arasındaki gerginlik oldu. Katılımcılar, yaşanan krizin bölgedeki istikrarı olumsuz etkilediğine ve ateşkesin gerekliliğine vurgu yaparken, UİP Kurucusu ve Başkanı Cengiz Özgencil, dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çeken konuşmalar, bölgedeki barışın önemini bir kez daha gündeme taşıdı.

Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı, konuşmasında Ar-Ge ve yapay zeka alanlarındaki yatırımlarıyla dijital dönüşüme öncülük ettiklerini ifade etti. Yatırımların sürdürülebilir kalkınmayı hedeflediğini belirten Al Thani, bölgedeki güvenlik ve istikrarın sağlanması için ticaret hacminin artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, zirve boyunca sektörel bazda özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde B2B görüşmelerin gerçekleştiği ve yatırım fırsatlarının ele alındığı bilgisi verildi.  

Darfur Sultanı Al-Sultan Ahmed Dinar, zirvedeki konuşmasında ekonomik istikrarsızlık ve göçlerin insanların geleceğe dair umudunu azalttığına dikkat çekti. Zorlukların aynı zamanda kalkınma fırsatına dönüştürülebileceğini belirten Sultan, Afrika'nın sahip olduğu zengin kaynaklarla yapılacak yatırımların kıtayı büyük bir sıçrama yapmaya teşvik edebileceğini ifade etti.



Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka, zorlukların aynı zamanda fırsat anlamına geldiğini belirterek, küresel ekonomideki entegrasyon dönemine dikkat çekti. Adaletsizlik ve eşitsizlikle mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Damka, Türkiye ve Kosova arasındaki tarihi ve kültürel bağlara vurgu yaparak, iş birliği sürecinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

Suudi Arabistan Ankara Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin Abdulkareem Abualnasr, konuşmasında çok taraflı iş birliklerinin dünya barışının temeli olduğunu belirtti. Suudi Arabistan'ın küresel ekonomide iş birliğiyle ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklediğini ifade eden Büyükelçi, Türkiye ile 2030 vizyonu çerçevesinde güçlerini birleştirdiklerini ve iş birliğinin giderek güçlendiğini umduklarını dile getirdi.



Zirvenin bu yılki odak noktalarından biri olan ekonomi panelleri, Türkiye'deki yatırım fırsatlarını vurguladı. Yurt dışından gelen yatırımcılar, özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde önemli B2B görüşmeler gerçekleştirirken, zirvede düzenlenen 27 panelde dünya barışından teknolojiye, tarımdan spora birçok konuda fikir ve öneriler paylaşıldı. Zirve, küresel ekonomideki değişimlere ve önümüzdeki yıllara dair çözüm odaklı bir perspektif sunarak katılımcılara önemli bir platform sağladı.

Geleceğe Dayanıklı Metaverse Girişimleri: Uzun Vadeli YZ Stratejileri ve İş Sürdürülebilirliği panelde;

Geleceğin dijital dünyasında önemli bir yer tutmaya aday olan metaverse, sadece teknolojik yeniliklerle değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejilerle iş sürdürülebilirliği açısından da dikkat çekiyor. Bu stratejiler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal boyutları da kapsamaktadır.

Günümüzde küresel pazarlara erişim ve ticaret, iş dünyası için önemli bir stratejik odak noktası haline gelmiştir. Şirketler, sınırların ötesindeki müşterilere ulaşma ve uluslararası ticaretin avantajlarından yararlanma konusunda giderek daha fazla çaba sarf etmektedirler. Küresel pazarlar, şirketlerin büyüme potansiyelini artırma, rekabet avantajı elde etme ve çeşitlendirme imkanları sunmaktadır.

Özellikle dijital teknolojilerin gelişimi, küresel pazarlara erişimi daha da kolaylaştırmaktadır. İnternet üzerinden gerçekleşen e-ticaret, şirketlere dünya çapındaki tüketicilere doğrudan ulaşma fırsatı sunmaktadır. Dijital pazarlama stratejileri ve sosyal medyanın etkin kullanımı, şirketlerin uluslararası arenada görünürlüğünü artırmak için güçlü araçlar haline gelmiştir.

İş İnsanı Elif Rahvancı ile yaptığımız söyleşide İş Sürdürülebilirliği görüşlerini aldığımızda

Rahvancı “Küresel pazarlara adım atarken dikkat edilmesi gereken zorluklar da mevcuttur. Farklı kültürler, yasal düzenlemeler ve ticaret politikaları, şirketlerin başarılı olabilmeleri için dikkate almaları gereken faktörler arasında yer almaktadır. Ayrıca, rekabetin yoğun olduğu küresel pazarlarda, şirketlerin kaliteli ürün ve hizmet sunumu, müşteri memnuniyeti ve inovasyon konularına odaklanmaları önemlidir.

Küresel pazarlara erişim ve ticaret, şirketler için büyük fırsatlar sunarken aynı zamanda dinamik ve değişken bir ortamı da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, şirketlerin küresel pazarlarda başarılı olabilmeleri için sürekli olarak değişen koşullara adapte olmaları ve stratejik bir vizyonla hareket etmeleri kritik bir öneme sahiptir.” Bilgileri paylaştı

Çevresel Duyarlılık ve Enerji Verimliliği panelde özetle vugulanan:

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, çevresel etkilerini azaltmaya odaklanarak enerji verimliliği sağlamalıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve sürdürülebilir teknoloji altyapıları kullanımı, bu alanda atılacak önemli adımlardır.

YZ stratejileri, kullanıcı verilerinin etik ve güvenli bir şekilde işlenmesine vurgu yapmalıdır. Veri gizliliği ve güvenliği, metaverse'in güvenilirliği açısından temel bir unsur olarak ele alınmalıdır.

Sürdürülebilir metaverse girişimleri, toplumsal çeşitliliği teşvik etmeli ve herkesin bu dijital dünyaya katılımını sağlamalıdır. Eşitlik, adalet ve fırsat eşitliği temel prensipler olarak benimsenmelidir.

Geleceğe yönelik uzun vadeli stratejiler arasında, kullanıcıları eğitmek ve bilinçlendirmek de yer almalıdır. Metaverse'in potansiyelleri ve riskleri konusunda toplumu aydınlatmak, sürdürülebilir bir kullanımı destekleyecektir.

Sektördeki paydaşlar arasında işbirlikleri kurmak ve küresel standartlara uyum sağlamak, metaverse'in uzun vadeli başarısını destekleyen önemli unsurlardır. Birlikte çalışma, inovasyonu teşvik edebilir ve sektörde bir norm oluşturabilir.

Uzun vadeli YZ stratejileri, sadece çevresel ve toplumsal değil, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirliği de kapsamalıdır. İş modelleri, gelir dağılımı ve rekabet stratejileri, metaverse'in uzun vadeli başarısını güvence altına alacak şekilde tasarlanmalıdır.

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, bu stratejilerle birleşerek, dijital dünyada sadece teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir evrimin de öncüsü olabilirler.



Panel;Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek,

Teknoloji çağında hukuk, işleyişini geleneksel yöntemlerden dijitalleşmiş platformlara taşıyor. Bu dönüşüm, hukuki süreçlerin daha hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyor. Özellikle dijital delil toplama ve analiz yöntemleri, mahkemelerin daha sağlıklı kararlar almasına yardımcı oluyor.

Buna karşın, teknolojinin hukukla entegrasyonu beraberinde yeni sorunları da getiriyor. Örneğin, siber suçlar ve veri ihlalleri gibi dijital alanlardaki suçlar, hukuk sistemini yeni zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Bu noktada, avukatlar ve hukuk uzmanları, teknolojiye uygun savunma ve saldırı stratejileri geliştirmek zorunda kalıyor.

Hukuk firmaları ve mahkemeler, yapay zeka tabanlı sistemleri kullanarak dava analizlerini hızlandırıyor ve büyük veri setlerini daha etkili bir şekilde değerlendiriyor. Ancak bu durum, insan faktörünün göz ardı edilmemesi gerektiği anlamına geliyor; çünkü teknolojinin hukuki kararlar üzerindeki etkisi, insan etiği ve adalet duygusuyla dengelenmelidir.

Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek, sadece hukuki bilgiye değil, aynı zamanda dijital dünyanın dinamiklerine de hakim olmayı gerektiriyor. Hukuk firmaları, müvekkillerine en iyi hizmeti sunabilmek için sürekli olarak teknolojik gelişmeleri takip etmeli ve bu alanlarda uzmanlaşmalıdır. Aksi takdirde, hukuki mücadelede geri kalmak kaçınılmaz olabilir.



14. Bogaziçi Zirvesi’nde “Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışması” ikinci kez ele alındı

Bu yıl ikinci kez ‘Turkish Heritage in Europe – Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışmaları’nın Önümüzdeki Yüzyılda Önemi’ konulu panel düzenlendi ve Avrupa’da yaşayan Türklerin tarihsel konumu ele alınarak, konu ikinci kez uluslararsı platformda tartışılmış oldu.

Paneli organize eden, yazar, sosyolog ve aynı zamanda ‘İngiltere’de Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Mirası‘ Platformu ile ‘İngiltere’de Türk Miras Günü‘ kurucusu olan  Semra Eren-Nijhar davet ettiği seçkin konuklar ile Boğaziçi Zirvesi’nde konuyu ele alarak önemini vurguladı.

Panele Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırma başkanı Dr.Tolga Sakman ve Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Uygulama ve Araştırma Merkezi direktörü Dr. Enes Bayraklı konuşmacı olarak katılarak: Avrupa Türkleri ve Önümüzdeki Yüzyılda Politik, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Miras Çalışmaları’nın değerinin altını çizerek konuyu değerlendirdiler.

Semra Eren-Nijhar panel sonrası şunları söyledi. “Öncelikle bu konuyu ikinci kez  uluslararası platforma taşımak beni mutlu etti. Burada olmamız çok önemli, nitekim sadece Avrupa’da Türklerin son yetmiş yıllık göç tarihi ile olmadığımızı ve Avrupa’da bir tarihimizin olduğunu geçte olsa anlatma zamanı geldi. Avrupa Birliği’nde olup olmamamız hiç önemli değil, zaten şu anda beş milyonun üstünde Türk Avrupa’da yaşıyor ve bulundukları ülkelere ekonomik, politik ve külturel olarak katkıda bulunuyorlar. Türkler geçmişte de Avrupa’daydı, şimdi de Avrupa’da, gelecekte de Avrupa’da olacaklar. Bu gerceği göz önünde bulundurarak ortak değerlerimize sahip çıkmamız, bu noktadan hareket ederek  öncelikle Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Miras’ı çerçevesinde  çalışmalar yapmamız gerekiyor.

Dijital dönüşüm, teknolojinin hızla evrimleştiği bir çağda iş dünyası, toplum ve endüstriler arasında kökten değişimlere neden oluyor. Bu dönüşümde, yapay zeka (YZ) teknolojisinin oynadığı önlenemez rol, iş süreçlerini, müşteri deneyimini ve endüstri normlarını temelden değiştiriyor. 

Yapay zeka, büyük veri analizi ve makine öğrenimi gibi alt alanlardaki yetenekleri sayesinde karmaşık veri setlerini anlama, öngörüde bulunma ve kararlar alma konularında önemli bir araç haline gelmiştir. Bu, işletmelerin veri tabanlı stratejiler geliştirmesine ve rekabet avantajı elde etmelerine olanak tanıyan bir gelişmedir.

Dijital dönüşüm sürecinde yapay zeka, iş dünyasının verimliliğini artırmak, rekabet avantajı elde etmek ve daha etkili kararlar almak için vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Bu trendin gelecekte daha da ivme kazanması beklenirken, işletmelerin bu teknolojiyi stratejik bir şekilde kullanarak uyum sağlamaları kritik öneme sahiptir.

Morphis Teknoloji Teknoloji ortağı iş İnsanı Füsun Safdeniz bu konuda dile getirdikleri “Özellikle finans, sağlık, üretim ve perakende sektörlerinde yapay zeka uygulamaları, süreçleri otomatikleştirme, hata oranlarını düşürme ve müşteri memnuniyetini artırma gibi avantajlar sağlıyor. Finans sektöründe yapay zeka, sahtekarlık tespiti ve risk analizi gibi kritik alanlarda büyük veri setlerini etkili bir şekilde işleyerek güvenliği artırıyor.

Sağlık sektöründe ise yapay zeka, hastalıkların erken teşhisi, tedavi planlaması ve hasta takibi gibi alanlarda önemli bir rol oynuyor. Örneğin, görüntü analizi yapan yapay zeka sistemleri, radyoloji alanında hızlı ve doğru teşhislerin konulmasına katkı sağlıyor.” Şeklinde paneli özetliyor



Dijital Dönüşümde Yapay Zekanın Önlenemez Rolü

Dijital dönüşüm, teknolojik ilerlemelerin iş dünyası, toplum ve bireyler üzerindeki etkilerini ifade eden bir terimdir. Bu dönüşümde yapay zeka (YZ) önemli bir rol oynar çünkü dijital dönüşümün temelinde veri analizi, otomasyon ve akıllı karar alma gibi süreçler bulunmaktadır. İşte yapay zekanın dijital dönüşümdeki önemli rolleri:

Veri Analizi ve Öngörülebilirlik: Yapay zeka, büyük veri setlerini analiz ederek işletmelerin geçmiş performanslarını anlamalarına ve gelecekteki eğilimleri öngörmelerine yardımcı olabilir. Bu, stratejik planlamayı ve karar alma süreçlerini optimize etmeye olanak tanır.

Otomasyon ve İş Süreçleri: Yapay zeka, rutin ve tekrarlayan işleri otomatikleştirebilir. Bu, iş süreçlerinin daha verimli hale gelmesine ve insan kaynaklarının daha stratejik görevlere odaklanmasına olanak sağlar.

Kişiselleştirilmiş Deneyimler: Yapay zeka, müşteri davranışlarını anlayarak kişiselleştirilmiş deneyimler sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini artırabilir ve şirketlerin rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir.

Risk Analizi ve Güvenlik: Yapay zeka, potansiyel riskleri analiz edebilir ve güvenlik önlemlerini artırabilir. Örneğin, siber güvenlikte yapay zeka, anormallikleri tespit edebilir ve hızla müdahale edebilir.



Hızlı Karar Alma: Yapay zeka, büyük veri kümelerini anında analiz edebilir ve hızlı kararlar alabilir. Bu, işletmelerin rekabet avantajını sürdürmelerine ve pazar koşullarına daha hızlı adapte olmalarına yardımcı olabilir.

Yeni İş Modelleri: Yapay zeka, işletmelere yeni gelir kaynakları ve iş modelleri keşfetme fırsatları sunabilir. Örneğin, müşteri taleplerini anlayarak yeni ürün ve hizmetler geliştirebilir.

Eğitim ve Yetenek Geliştirme: Yapay zeka, çalışanların yeteneklerini ve bilgi düzeylerini analiz ederek özelleştirilmiş eğitim programları sunabilir. Bu, çalışanların sürekli öğrenmelerini ve gelişmelerini sağlar.

Ancak, bu avantajlarla birlikte, yapay zekanın kullanımı beraberinde etik, güvenlik ve istihdam gibi sorunları da getirebilir. Bu nedenle, yapay zekanın etkili bir şekilde yönetilmesi ve kullanılması için uygun düzenlemeler ve politikaların oluşturulması önemlidir.

Finans ve bankacılık sektörleri, Panelde 

Sürekli olarak değişen ekonomik, teknolojik ve düzenleyici faktörlerden etkilenerek evrim geçirmektedir. Finans ve bankacılık sektöründeki bazı önemli trendleri göz önüne alarak, sektördeki yeni haritayı şu şekilde özetleyebiliriz:

Dijitalleşme ve Teknolojik İnovasyon: Finans ve bankacılık sektörü, dijitalleşme ve teknolojik inovasyon konusunda hızla ilerlemektedir. Mobil bankacılık uygulamaları, yapay zeka, blok zinciri ve diğer fintech çözümleri, müşterilere daha hızlı, güvenli ve kullanıcı dostu finansal hizmetler sunma konusunda önemli rol oynamaktadır.

Yapay Zeka ve Veri Analitiği: Yapay zeka (YZ) ve veri analitiği, müşteri davranışlarını anlamak, dolandırıcılığı önlemek, risk yönetimini geliştirmek ve kişiselleştirilmiş finansal hizmetler sunmak için kullanılmaktadır. Bankalar, büyük veri analizi ve makine öğrenimiyle daha iyi kararlar alarak operasyonel verimliliği artırabilirler.

Mobil ve Dijital Ödemeler: Mobil cihazların yaygın kullanımıyla birlikte mobil ödemeler ve dijital cüzdanlar giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu, müşterilerin fiziksel para kullanımından uzaklaşmasına ve dijital ödeme yöntemlerine yönelmesine yol açmaktadır.



Blok Zinciri ve Kripto Paralar: Blok zinciri teknolojisi, finans sektöründe daha güvenilir ve şeffaf işlemleri mümkün kılabilir. Ayrıca, kripto paraların (örneğin Bitcoin) benimsenmesi ve regülasyonları konusundaki çalışmalar devam etmektedir.

Regülasyon ve Güvenlik: Finans sektöründeki düzenleyici çerçeve sürekli olarak güncellenmekte ve değişmektedir. Bankalar, müşteri verilerinin güvenliği, finansal suçların önlenmesi ve uyum konularına odaklanmak zorundadır. Küresel düzenleyici standartlar, sektördeki oyuncuların birbirleriyle uyumlu bir şekilde çalışmalarını sağlamak adına önemlidir.

Yeşil Finans ve Sürdürülebilirlik: Finans sektörü, sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk konularında daha fazla dikkat çekmektedir. Yeşil finans, çevre dostu yatırımların teşvik edilmesi ve sürdürülebilir projelere finansman sağlanması üzerine odaklanmaktadır.

DeFi (Merkezi Olmayan Finans): Kripto paraların ve blok zinciri teknolojisinin gelişimiyle birlikte, merkezi olmayan finans (DeFi) giderek daha fazla önem kazanmaktadır. DeFi, geleneksel finansal aracıları ortadan kaldırmayı amaçlayan birçok projeyi içermektedir.

Finans ve bankacılık sektöründeki bu trendler, önemli bir dönüşümü işaret etmektedir. Ancak, bu değişimlerle birlikte, güvenlik ve düzenleyici uyumluluk gibi konuların da dikkate alınması gerekmektedir. Gelecekte, finans ve bankacılık sektörü, daha fazla dijitalleşmiş, müşteri odaklı, sürdürülebilir ve yenilikçi bir yapıya doğru evrilecektir.

Eş zamanlı olan İzliyemediğimiz panellerde birbirinden değişik tüm konuları ele alan çok önemli bilgilerin paylaşıldığı çok değerli konuşmacıların olduğu zirve tüm katılımcılara ışık oldu yol haritası sundu.

yilmazparlar@yahoo.com


10 Kasım 2023 Cuma

Türkiye'de İş Dünyası Dergisi 3. Yılını Kutluyor-Yılmaz Parlar





  Türkiye'de İş Dünyası Dergisi 3. Yılını Kutluyor



İhlas Medya Grubu çatısı altında yayın yapan Türkiye’de İş Dünyası dergisi, İş Dünyasının Seçkin davetlilerin katlımıyla 3.yılını Pasta kesimiyle Four Seasons Bosphorus Hotelde görkemli bir şekilde kutladı.



İhlas Medya Grubu çatısı altında yayın yapan Türkiye’de İş Dünyası dergisi, üçüncü yılını büyük bir coşkuyla karşılıyor. Dergi, kuruluşundan bu yana sürdürülebilirlik, kadın hareketine destek ve yerel iş birlikleri gibi önemli konulara odaklanarak iş dünyasının gelişimine katkıda bulunuyor.



Derginin 2 yıllık geçmişinde savunma sanayii, tekstil, hazır giyim, gıda, turizm gibi sektörlerde Türkiye'nin ilerleme kaydettiği noktaları uzman görüşleri ve güncel rakamlarla aktarıyor. Her sayısı farklı temalarla çıkan dergi, okurlarının fikirlerine değer vererek interaktif bir yayıncılık anlayışı benimsiyor.



Yıl dönümü etkinliği, İstanbul Valisi Davut Gül, İhlas Medya Grup Başkanı Aslıhan Ören, iş dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla gerçekleşti. Davut Gül, Türkiye’de İş Dünyası’na başarılar dilerken, İhlas Medya Grup Başkanı Aslıhan Ören detaycılığın başarıdaki önemine vurgu yaparak büyük bir heyecanla üçüncü yılına "merhaba" dediklerini belirtti.



Derginin Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak, özellikle kadın girişimciliğine odaklandıklarını ve sektöre katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtirken, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, derginin ülkemize değer kattığını ve üretim yapmanın varlığı korumanın önemli bir koşulu olduğunu ifade etti.



İstanbul Tekstil İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Öksüz ise Türkiye’de İş Dünyası dergisinin kadın emeğine ve detaycılığa borçlu olduğu başarısını vurgulayarak, dergi ekibine başarılar diledi. Türkiye’de İş Dünyası dergisi, yeni yılını kutlarken, iş dünyasının önde gelen isimleriyle bir araya gelerek sektörel başarıları ve gelecek hedefleri hakkında değerli görüşler paylaştı.




yilmazparlar@yahoo.com

29 Ekim 2023 Pazar

Antalya Turizm Fuarda Yine Yoksunuz Belediye Başkanı-Yılmaz Parlar





  Antalya Turizm  Fuarda Yine Yoksunuz Belediye Başkanı

Antalya Turizm Fuarı, Selçuk Meral’ın Kurucusu olduğu GM Center tarafından 26-27 Ekim 2023 tarihleri arasında 5.ncisi düzenlendİ.

Ancak gözler yeterli protokolun katılımını göremedi. 





Sürekli olarak düzenlenen ticaret fuarlarının şehirlerin markaları üzerindeki etkisi yadsınamaz

Öncedende yazdığımız gibi Fuarlar, ülkenin ekonomik faaliyetinde çok önemli bir rol oynarlar.

Protokolun ilgisi yoğun olduğu takdirde fuara çok daha değer katar.

Şehri, Güçlendirme. Ekonomik canlılık. Sosyal ilerleme. Çevresel sürdürülebilirlik. Bu dört ilke sertifikasına, turizmin alternatifi fuarlar, kongreler rehberlik eder. 

26-27 Ekim 2023 tarihleri arasında gerçekleşen ve çok başarılı  Antalya Turizm Fuarın açılış protokolunda Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı yok. Belediye Başkan yardımcıları yok. Antalya İlçe Belediye Başkanları yok. Büyük şehir Belediye Genel sekreter Yardımcısı  var. Ayrıca sektör içinden gelmesine rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yok. Programda protokol konuşmalarında geldiği takdirde parantez içinde yazılı değilse teyit edilmiş algısını taşıyoruz.



Bu kadar mı önemsemiyorsunuz fuarı.. 

Bir yıl önceden, aylar önceden gerçekleşecek tarihi belli olan fuara zaman ayrılabilir düşüncesindeyiz. Çocuğunuzun nişanı ve Düğünü gibi görmelisiniz fuarları… Çocuğunuzu sevmiyorsanız zaten katılmazsınız, ne maddi nede manevi yardım yapmazsınız.

Fuarlar sayesinde şehirler ticaret merkezleri haline geldi ve dünyanın farklı şehirlerine pek çok zenginlik getirdi.

Fuarlar Kongreler, Turizm açısından, geçici ve kalıcı istihdam olanakları sağlar, kültür alışverişini teşvik eder ve barışı geliştirir.  

Neden Katılmazsınız?

Ticaret fuarları çok güçlü bir pazarlama ortamıdır. Binlerce uluslararası alıcı ve satıcıyı kısa sürede tek bir yerde bir araya getirmektedir.

En son trendleri ve yenilikleri sizlerinde şahsen görme fırsatınız, şansınız var. Akıllı şehir için istifade edecekleriniz var. Turizm oyuncularıyla bire bir görüşmeyle eksikleri, aksaklıkları, fırsatları görme şansına ve çalışmaları dahada verimli hale getirmeye yönelik avantajlarınız var.  

Aslında, turizm sadece belirli bir kişiyi istifade ettirmekle kalmaz, bütün bir topluluk sayısız avantaj elde eder.  

Başlangıç ​​olarak, çok sayıda ülke, turizmden çekici miktarda zenginlik yaratabileceğinden, dikkate değer ve inanılmaz turizm alanını tanıtmak için etkin bir şekilde çalışıyor. Bu fuarlarda Konaklama, Otelcilik, Seyahat, Teknoloji, İnsan Kaynakları, Taşeron, Ulaşım, Lojistik, Sağlık, Kongre, Toplantı, Etkinlik, Spor gibi turizmin temel direklerinden ortam sağlamaktadır. 


Turizm sektörü GSYİH kazançlarına önemli ölçüde katkıda bulunur, seyahat işlerinden elde edilen servet, alt yapı tesislerinin iyileştirilmesi için kullanılabilir ve bu da yaşam standartlarını yükseltebilecektir.

Benzer şekilde, yerel ürünler üne kavuşur, sonuç olarak, yerel toplumlar çarpıcı işlere sahip olurlar ve geçimlerini arttırırlar, ayrıca farklı kültür ve  geleneklere sahip insanlar arasında yaratılan ilişkiler önem kazanır.

Öte yandan, turizmin etkili sonuçları birey için son derece faydalıdır. Turizm sektörü çok sayıda işsizi barındırmaktadır, bu nedenle suç oranında azalma görülmektedir. Ayrıca, kişi etkili iletişim yollarını öğrenme fırsatı bulur, güven seviyelerini ve farklı dilleri öğrenmenin önemini anlama şanslarını arttırır.

Özetlemek gerekirse, turizm hem bir kişi hem de tüm toplum için gerçekten refah ve övgüye değer faydalar sağlar. Şehriniz için çok basitce özetlenen aslında çok fayda sağlıyan bu turizm alternatifi fuar kongrelere protokol olarak katılmanız daha da çok ilgiyi artırır İlçe, şehir dolayısıyla Ülke sosyal, ekonomik kültürel yararlar sağlar.

yilmazparlar@yahoo.com