23 Aralık 2020 Çarşamba

HALAL EXPO 2020




   HALAL EXPO 2020

Dünya İslam Ekonomisinin büyümesinin hedeflendiği, 2023 yılında 3,007 trilyon dolara çıkması beklenen İslam ekonomisi pazar büyüklüğünün oyuncularını ve yatırımcılarını 6. kez bir araya getirmek için Dünya Helal Zirvesi, start aldı. 




Discover Events organizatörlüğünde geçtiğimiz yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen Dünya Helal Zirvesi, E-Halal Expo 2020, 21 Aralık 2020 pazartesi günü Pullman Istanbul Hotel&Convention Center’da, online uluslararası katılımlar ile hibrit olarak gerçekleşen zirve 23 aralık 2020 tarihine kadar panellerle devam edecek.

Pandemi sebebiyle online gerçekleşen Halal Expo 2020, teması, “Herkes için Helal: Üretimden Tüketime Her Yönüyle Helal.” fuarda geniş bir platform sunuldu.

Yiyecek ve içecek, kozmetik, HORECA, eczacılık ve sağlık, turizm ve sağlık turizmi, finans, medya, tekstil ve muhafazakâr giyim ile teknoloji firmalarının katılımcı olduğu www.e-halalexpo.com adresi üzerinden gerçekleşti.




İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) ana paydaşlığında; "Herkes için Helal: Üretimden Tüketime Her Yönüyle Helal" başlığı altında bu sene 6’ncısı düzenlenen Dünya Helal Zirvesinde, Dünya Helal Konseyi  Başkan Yardımcısı Emre Ete, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, (online) Helal Akreditasyon Kurumu Başkanı Zafer Soylu, (online) Afganistan İslam Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Bakanı Nisar Ahmad Faizi Ghoryani, İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü Genel Sekreteri İhsan Övüt'ün açılış konuşmalarını paneller takip etdi.




WhatsApp, Zoom ,Google Meet gibi çeşitli etkileşim seçeneklerine de açık olan, Helal Fuarı için Discover Events Yönetim Kurulu Başkanı ve WHS Konsey Başkanı Yunus Ete, “Pandemi sebebi ile ticaret yapma şeklimizi yeniledik ve geliştirdik. Bu amaçla her yıl Helal Zirvesi ile birlikte düzenlediğimiz Helal Expo, bu yıl özel olarak geliştirilen sanal platformumuzda gerçekleşiyor. Ana fuar alanı, fuar salonları, 360 derece gezilebilen gerçekçi stantlar, network ve konferans alanlarını içeren E-Halal Expo, sağlık, sağlıklı yaşam ve beslenmenin önem kazandığı günümüzde helal gıda, ürün ve hizmetlere ulaşmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterecek.



Sadece Müslümanların değil Gayrimüslimlerin de sağlıklı ve güvenilir gıdalara ulaşma adına tercih ettiği helal sertifikalı ürün ve hizmetlerin sektör oyuncuları ve yatırımcıları, 2,107 trilyon Dolarlık helal pazarını büyütmek için E-Halal Expo’da bir araya gelecek" dedi.

WHS Konsey Başkanı Yunus Ete, dünya nüfusunun yüzde 24’ünü oluşturan 1 milyar 800 milyon Müslümanların, 2,107 trilyon dolar olan (Dünya İslam Ekonomisi 2018-2019 verilerine göre) İslam ekonomisi pazar büyüklüğünün 2023 yılında 3,007 trilyon dolara çıkmasının beklendiğini de belirtti. Pazarda 2,438 milyar Dolarlık payı İslami finans, 1,303 milyar dolarlık payı helal gıda, 177 milyar dolarlık payı helal turizm alırken, muhafazakâr moda 270 milyar dolar, helal medya 209 milyar dolar, helal tıp 87 milyar dolar, helal kozmetik ise 61 milyar dolarlık paya sahip olduğu bilgileri paylaştı.

Dünya Helal Zirvesi, 6’ncı yılında 15 ülkeden 60 konuşmacıyı, helal gıda, kozmetik, turizm, ilaç, muhafazakâr giyim, İslami finans ve İslami yaşam gibi alanlarda konferanslar vermek üzere ağırladı.

"Herkes için Helal: Üretimden Tüketime Her Yönüyle Helal" başlığı altında düzenlenen, E-Halal Expo 2020 ile eş zamanlı gerçekleşecek olan 6. Dünya Helal Zirvesi ’nin oturumlarında “Helal Pazarı ve Helal Kalite Altyapısı”, “Helal Standardizasyonda Yeni Zorluklar ve Fırsatlar”, “Uygunluk Değerlendirmesine İlişkin İİT/SMIIC Standartları” konuları ele alındı. 

TSE Genel Sekreter Yardımcısı İlhami Aktürk “Helal Belgelendirmenin Önemi” konulu konuşmasında; “Helalde belgelendirme terimi ‘uygunluk’ değerlendirmesini de kapsıyor. Türkiye’de helal standartları olarak SMIIC’inkiler geçerlidir. Biz Türkiye ve TSE olarak onu kabul ettik. Almanya’da karşımıza bir madde çıkıyor ‘ticaretin yüzde 80’i teknik mevzuatlar ve standartlardan etkileniyor’ diye. Bundan dolayı teknik düzenlemeler ve standartlar ticaret açısından büyük önem arz ediyor. Örneğin ticaret yapıyorsunuz, elma satıyorsunuz ama elmanın 100 çeşidi var. İşte bu noktada herkesin aynı elmayı anladığı ve onu kast edecek şekilde bir tanımlama yapmamız gerekiyor. Burada bir tanım belgesi olması gerekiyor ki bu belge, teknik bir sözleşme mevzuatı da olabilir veya o elmayı tanımlayan konsensusa dayalı bir belge de! Ki işte buna standart diyoruz” dedi. 



SMIIC adına Gıda Mühendisi Çağrı Cankurtaran,  “SMIIC’de standartları belirlediğimiz uzmanlarımız var üye ülkelerden. SMIIC Uygunluk Değerlendirme Standartları Komitesi (SMIIC CCA)’nin uygunluk değerlendirmesi, test, denetim, değerlendirme, denetleme, muayene, deklarasyon, sertifikasyon, akreditasyon, akran değerlendirmesi, olay ve validasyon süreçlerini içeriyor. Helal sektöründe piyasanın çoğu sertifikasyona odaklanmış durumda.  Ancak test, denetleme, sertifikasyon ve kalibrasyon da önemli fonksiyonlar. Sertifikasyon ve kalibrasyonda yeni standartlar yapıyoruz. Üreticilerden hizmet sağlayıcılara kadar her aşamada SMIIC standartlarını geliştiriyoruz. Helalden bahsediyorsak insan kaynakları, yani bireylerin yetkinliği oldukça önemli. Helal denetleyici, uzman veya değerlendirmeciler burada temel gruplar. Laboratuvarların yetkinliği, tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile ilgili standartlar da öne çıkıyor. Helal denince yeni test metotları ve başka konular da öne çıkıyor. Laboratuvarların profesyonel çalışmaları da helal raporu için sertifikasyon kurumlarının daha fazla test yapmalarını teşvik ediyor. SMIIC’in ana fikri standart oluşturmak. Yeni bir helal denetleme önerisi var. Bu konuda bir çalışma grubu oluşturduk ve bu grup yakın bir zamanda faaliyete geçecek. İSO 17020 çerçevesinde çalışacak bu grup. Bir buçuk yıl içerisinde standart geliştireceğimizi umuyoruz” dedi. 

SMIIC Türkiye Dr. Mohammed Ali Alsheikh Wace, “OIC/SMIIC 24:2020 Standardı, Helal Gıda Katkı Maddeleri ve Diğer Eklenen Kimyasallar hakkında Genel Gereklilikler”denbilgiler verdi. SMIIC’in son standardı SMIIC 24’ü, helal gıdaya eklenen kimyasallarla ilgili belgeleri anlatan Wace, “Evde yemek yapmaya çalışanlar pazardaki ürünleri kıyasladıkları zaman bazen hayal kırıklığına uğruyorlar. Örneğin biri ev yapımı, diğeri fabrikada yapılmış fıstıklı bir ürün… Birisi kalite açısından farklı, hızlı bozuluyor. Gıda katkıları evde yapılanla aynı kaliteyi veriyor; hatta bazen marketten aldığınızın daha iyi bir sunumu, görüntüsü oluyor. Son kullanım tarihini de uzatıyorlar. Gıda katkılarının içinde çok fazla kimyasal vardır. Bunu sektörden çıkartıp uzaklaştıramayız. Bu durumun hem avantaj, hem dezavantajları var. Gıdayı bu şekilde üretebildiğimiz için daha fazla insana sunabiliyoruz ama bu noktada akla helal durumu ve güvenlik soruları geliyor. Diğer bir soru SMIIC 1; gıda katkıları, hayvan besinleri için neden farklı standartlar var? Bir standart genel olunca onun spesifik hale getirilmesi, açıklanması için yeni bir standarda daha ihtiyaç duyuluyor. Her teknik detay için bir SMIIC standardı geliştirmeye çalışıyoruz. Ancak yeni standartlar oluşturmak için bir kuralımız var; SMIIC 1 ile çelişmemek! Gıdamıza binlerce katkı maddesi ekleniyor. Sadece tatlandırma için 7 binden fazla kimyasal var. Gıda katkıları 600 civarında. Örneğin bir süt fabrikasını ele alalım. Çocukların vitamine yeterli miktarda ulaşması için Türkiye mevzuatında D vitamini eklenmesi devlet tarafından zorunlu kılınıyor. Bu durum da hellalik konusunda, emülgatör ile beraber diğer sorunları getiriyor. SMIIC 24’te gıda katkı maddeleri ile ilgili şartlar nelerdir, şüpheli, dolaylı gıda katkıları ve işleme yardımcı olanlar; bunları halledeceğiz. Çok fazla fonkiyonel sınıf var; 600 gıda katkı maddesi, emülgatörler, katılaştırıcılar, tatlandırıcılar, tüm gıda katkı maddelerine kodekste yer veriliyor. Buradaki helal statüsünü, ‘helal olmayan’ ve ‘şüpheli’ maddeler, içerikler açısından SMIIC olarak dile getiriyoruz.”şeklinde açıklamalarda bulundu.

yilmazparlar@yahoo.com

29 Kasım 2020 Pazar

Turizm Ekonomisinin Geleceği




  Turizm Ekonomisinin Geleceği

Başkanlığını Ayşe Önen’in yaptığı SKAL İstanbul Kulübü, Turizm Ekonomisinin Geleceğini masaya yatırdı.



Prof. Dr. Asaf Savaş Akat’ın konuk olduğu SKAL İstanbul Kulübün Kasım ayı toplantısında, Türkiye ekonomisinin yanı sıra salgının ve bölgedeki gelişmelerin turizm sektörüne etkileri değerlendirildi.

Pandemi geleceğe hızlı ilerlememize neden oldu.Pandemi sürecinde, birçok endüstri etkilenmiş olsa da, seyahat ve turizm endüstrisi özellikle ağır darbe aldı.Uluslararası uzun mesafeli yolculuklar neredeyse tamamen bitme noktasına geldi. Dünya çapında turizm ekonomisinin çöküşü otelleri, restoranları, otobüs işletmecilerini ve araba kiralama şirketlerini iflas ettirdi  Seyahat ve karantina kısıtlamaları, dar bütçeler ve enfeksiyon korkusuyla birleştiğinde turizmi önemli ölçüde azalttı. 

2020'nin sonunda 1,2 trilyon dolara varan gelir kaybı bekleniliyor. Ek olarak, tahminen 100 milyon insanı işsiz bıraktı. 25 milyon havacılık işi risk altında. 

Bu, birçok endüstri uzmanını, çalışanı ve gezgini, gelecekte turizm açısından neler getireceği konusunda kararsız bıraktı. 

Uzun vadede seyahatin çehresini değiştirebilecek temel seyahat teknolojisi eğilimlerini araştırılıyor

Pandeminin ne zaman biteceği henüz belli değil, ancak birçok hükümet ulusal ekonomilere sağlığı geri getirmeye çalışıyor.

Seyahatle ilgili belirsizlik ve korkuyla, turizm ve iş seyahatlerinin ne kadar çabuk iyileşeceğini, yine de uçup uçmayacağımızı ve yeni sağlık güvenliği önlemleri alındığında seyahat deneyiminin nasıl görüneceğini kimse bilmiyor… 

Seyahat ve turizm endüstrisinin tüm paydaşlarını ve sektörün önemli isimlerini bir araya getiren SKAL İstanbul Kulübü, Kasım ayı toplantısı için bir araya geldi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat’ın konuşmacı olarak konuk edildiği toplantıda, Kovid-19 salgınıyla birlikte hem Türkiye ekonomisi hem de turizm sektörü değerlendirildi.

Kovid-19 sorunlu bir dünya ekonomisinin üstüne geldi

 Dünya ekonomisi açısından bakıldığında salgının; dengeleri iyi oturmuş, sorunları olmayan bir dünya ekonomisinin değil, dengesizliklerin birikmiş olduğu bir dünya ekonomisinin üzerine geldiğini belirten Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, salgın sonrası dönem için belirsizliğin hakim olduğunu söyledi. Türkiye ekonomisine değinen Prof. Dr. Akat, “Türkiye; petrol, doğalgaz, maden vs. gibi doğal kaynakları yetersiz bir ülke ve bütün bunları dışarıdan almak zorundayız. Kısıtlı doğal kaynaklara sahip ülkeler bu kaynaklara ulaşabilmek için imalat ve ihracata önem vermeli, ekonomilerini bu anlamda güçlü kılmalıdır.” dedi. Prof. Dr. Akat ayrıca Türk müteşebbislerinin zorlu süreçler için daima hazırlıklı olduklarını ve bu sürecin de atlatılacağını sözlerine ekledi.

 Turizm sektörü salgın sonrası toparlanacaktır

Turizm açısından Türkiye’yi değerlendiren Prof. Dr. Akat, “Ülkemizin, sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikleri sayesinde doğal kaynağı turizmdir.” dedi.  Salgından olumsuz anlamda en çok etkilenen sektörlerin başında turizmin geldiğini belirten Prof. Dr. Akat, “Turizmin ekonomik açıdan geleceğini öngörmek Kovid-19’un seyrine bağlı olacak. Biz ekonomistler için bir şey söylemek zor. Uzun süreli karantina süreci nedeniyle insanların seyahat etmeye özlem duyduklarını düşünüyorum. Bu nedenle salgın sonrası dönemde, insanlar tekrar seyahat yapmak isteyeceklerdir.” dedi. 2021  için öngörüde bulunmanın zor olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akat, 2021 yazının ikinci yarısı ve sonbaharda Türkiye turizminde ciddi bir canlanma söz konusu olabileceğini ekledi.



Anlamlı hediye

SKAL İstanbul Başkanı Ayşe Önen, toplantıya katılım sağlayan herkese teşekkür ederek Prof. Dr. Asaf Savaş Akat’a, Geçmişi, Günümüzü ve Geleceği sembolize eden üç fidan bağışı sertifikasını takdim etti.

Seyahatteki çöküş uzun vadeli değişiklikler getirecek. 

Kanımızca, kitlesel işsizliğin işgücü piyasalarında silinmez izler bırakması gibi, mevcut küresel seyahat çöküşü hem iş hem de eğlence için uluslararası hareket modellerinde uzun vadeli değişiklikler getirecektir. Güçlü salgın kayıtları olan ülkeler, bunları turizm pazarlama stratejileri olarak kullanacaktır.  

Sağlık turizmi, İnsanlar daha sağlık odaklı hale geldikçe, pek çoğunun sağlık, restorasyon ve iyileştirici tatiller aramaları bekleniyor. Yoga inzivaları, spa uygulamaları ve diğer sağlık yanlısı aktiviteler özellikle turistler için çekici olmalıdır. 

Miras ve kültür turizmi, Yakındaki yerlerle sınırlı olduğunda, miras ve kültürel deneyimler ön plana çıkabilir. Bu, müzelerin, restoranların, tarih turlarının ve diğer yerel sitelerin ilgisinin artması anlamına gelir.

Açık hava turizmi, Aşı olmadan sosyal mesafe ve izolasyon temel COVID-19 önleme yöntemi olmaya devam ediyor. Buda, kamp, ​​yürüyüş veya su sporları gibi açık hava tatillerinde artışa neden olabilir.

Aile ve arkadaş turizmi, Kilitlemelerin uygulandığı, ailelerin ve arkadaşların ayrı tutulduğu yerlerde, günübirlik gezilere odaklanan turizm paketleri, hafta boyu süren gezilerden çok artış görebilir.  

Uzak veya tenha yerler, Uzak yerler her zaman belirli turistler arasında popüler olsa da, bu tatil seçenekleri koronavirüs sonrası daha fazla ilgi göreceği muhakkak. 

Küçük gruplara odaklanma, İster sınırlı odaları olan (oda kahvaltı gibi) konaklamalar, ister özel tur grupları olsun, COVID sonrası dünyada turizm küçük başlıyacakdır.

Uluslararası turizmin kontrollü kabulü, Virüs korkusu azaldığında, şirketler ve hükümetler uluslararası turistleri geri çekmek için rekabet etmeye başlayacaklar.

Turizm Teknolojileri Trendleri COVID-19 Sonrası, Ülkeler geçişi daha sorunsuz hale getirmek için teknoloji geliştirmeye ve entegre etmeye çalışıyor. 

Temassız teknoloji, Paylaşılan temas noktalarının ve yüz yüze etkileşimlerin azaltılması yolları arınılıyor. 

Sayı biyometri kullanımını düşünülmektedir, Biyometri temassız parmak izi, iris taraması veya yüz tanımayı içerebilir. Diğer seçenekler arasında hareket kontrolleri, belge tarama veya sesli komutlar dahil olmak üzere temassız girişler araştırılıyor.

Gelişmiş temizlik teknolojileri, Temizlik ve sanitasyon, hem seyahat sağlayıcıları hem de müşteriler için başka bir ana odak noktasıdır. Sterilizasyonu daha etkili hale getirmeye yardımcı olmak için ultraviyole ışık teknolojilerin kullanımı.

Tüm vücut dezenfeksiyon kabinleri, yüksek temas yüzeylerinde antimikrobiyal kaplamalar ve temizlik robotların kullanımı. Uygulaması çok az olan kabinlerde bir kişiyi ve giysilerini 40 saniyede dezenfekte edebilen ve patojenleri öldürmek için tasarlanmış fotokatalizörler veya nano iğne teknolojisin kullanılımını yaygınlaştırmak.

Otomatikleştirilmiş süreçler, Birçok sağlayıcının gelir hedeflerini veya giderlerini karşılamada güçlük çekmesiyle, şirketlerin müşterilere yardımcı olacak daha az personeli olması muhtemeldir. Bunu aşmak için, otomasyonun dahil edilmesi olası bir çözümdür. Başka bir seçenek de, Bilinen Gezgin Dijital Kimliği  

Akıllı kapıdan kapıya ulaşım, Popülaritesinde artması beklenen bir diğer trend de kapıdan kapıya taşımacılık hizmetleridir. 

Ancak, bu toparlanmayı sağlamak için sektör sıkı bütçelerle çalışmak zorunda kalacak. Ancak yeni süreçlere ve teknolojilere yatırım yapmaya ve değişen ihtiyaç ve gereksinimlere karşı esnek olmaya istekli olacak. Bunu yapabileceklerini varsayarsak, COVID-19 sonrası dünyaya ve onun yeni normaline etkili bir şekilde adapte olacak şekilde donatılmalıdırlar. 

yilmazparlar@yahoo.com 

 

Yemediğini Yedirme




 


 Yemediğini Yedirme

Ekonomi Gazeteciler Derneği, Güvenilir Ürün Platformu, Yapder ve pek çok Dernek Başkanı Celal Toprak Güvenilir Ürün Platformunda moderatörlük görevi üstlendiği panelde, gıda sektörüne, gıda üreticilerine sağlıklı olması gereken  ürünlere atıf yaparak “Yemediğini-Yedirme” Ailenin kendinin yemediği gıda ürünü tüketiciye yedirme” dedi.

CNR Fuar merkezinde 25-28 Kasım 2020 tarihlerinde düzenlenen Gıda -İçecek Ürünleri ve Ambalaj Fuarında, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) bünyesinde Güvenilir Ürün Platformu (GÜP) tarafından gerçekleştirilen “Pandemide Markalaşma ve Pazarlama Stratejileri” panelinde, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatör, Ceylanpınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ceylan, Dinçer Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Dinçer, Seydioğlu Genel Müdürü Mehmet Göksu Panelist olarak yer aldılar.

Herzamanki gibi Celal Toprak’ın hiperaktif moderatörük yaptığı fevkalade akıcı geçen ve ilgi odağı olan panelde kırık gıda sistemine olan güveni yeniden inşa etmenin ilk adımları olarak gıda endüstrisine düşen konular açıklandı.  

Daha şeffaf bir tedarik zincirine acil ihtiyaç olduğu kabul edilen ürünleri tüketen günümüzün bağlantılı müşterisi, raflardaki ürünlerle ilgili her şeyi öğrenebilmeyi bekliyor - içinde ne var, nerede üretiliyor ? ve diyetleriyle ilgili bilinçli seçimler yapmalarına nasıl yardımcı oluyor? Ürünlerindeki bileşenler nereden geliyor? 

Tüketiciler, yiyeceklerinin nasıl üretildiğini ve bunun insanlar ve çevre üzerindeki etkisini bilme hakkına sahiptir. Yiyeceklerimizdeki birçok içerik dünyanın en fakir ve en gıda güvencesi olmayan insanları tarafından yetiştirilmektedir. Karşılaştığımız en acımasız ironilerden biridir.

Övgüyü hak eden şirketler içeriklerinin hangi koşullar altında üretildiğini bilmiyorlarsa nasıl anlamlı politikalar oluşturabilirler? Tüketici, şirketlerin bileşenlerini nereden temin ettiğini bilmiyorsa, o zaman şirketleri taahhütlerinden sorumlu tutabilir miyiz?

Gıda üreticileri, bilme ve gösterme konusunda daha proaktif hale gelmelidir.  Hükümetlerin gıda şirketlerinden sağlam çevresel, sosyal ve yönetişim açıklamaları talep etmesi gerekir ve yatırımcılar bu bilgilere göre hareket etmelidir.   

Panelde konuşmacıların ifade etdikleri gibi; Sürdürülebilirlik başarılı bir marka oluşturmak, kurumsal sosyal sorumluluk bir halkla ilişkiler aracından daha da fazlasıdır. Günümüz tüketicileri, marka stratejisi için vazgeçilmez kılan sürdürülebilir iş uygulamalarına sahip şirketler arıyor.



Artık şirketlerin yüksek kaliteli ürünler üretmesi veya satması yeterli değil. Günümüz markaları, dünyayı daha iyi bir yer haline getirme çabalarıyla giderek daha fazla ölçülüyor. İnsanların sosyal ve çevresel değişim kurumsal sosyal sorumluluğu temel iş stratejilerinin bir parçası yapan şirketlerin, bu tür planları olmayan kuruluşlara göre daha fazla alanda daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. 

İnsanları ve toplulukları olumlu etkilemenin yanı sıra, bu girişimler doğrudan marka farklılaşması, müşteri sadakati ve çalışan bağlılığı ile ilişkilendiriliyor. Şirketlere Dünyayı etkisi altına alan Pandemi sürecini yaşadığımız ekonomik kriz durumunda, şüphe duyan çalışanların önemli sorunlara katkıda bulunmalarına yardımcı olan bir şirkete daha sadık kalacaklarını işletmeyi olumlu sosyal etki için bir güç olarak görüyor.


Panelde misyon ve amaçlarını sürdürülebilir değerlerle bütünleştiren ve çevresel ve sosyal hedefleri işleriyle bağlantılı şekillerde destekleyen, markalaşan sürdürülebilir ürünlerini ve uygulamalarını başarılı bir şekilde anlatan geçmişi 50-60 yıla dayanan panelistlerin firmaları potansiyel bir pazardan pay almaya hak etdikleri gibi, tedarikçilerindeki ve üreticilerindeki çalışma koşulları konusunda şeffaf olmalarını ve küresel tedarik zinciri ağlarında çalışma koşullarında, çevre sağlığı ve güvenliğinde insan hakları uyumluluğunu dile getirdiler. 

İtibar ölçümlerine uygun marka itibarlarını şekillendirebilecek tüm faktörlerin olmazsa olmaz koşulları anlatan panelistler.   tüketicilerin, benzersiz beslenme ve kişisel sağlık hedeflerine daha agresif bir şekilde ulaşmalarına yardımcı olacak özelleştirilebilir yiyecekler, içecekler ve diyet çözümleri aradıkların bilincinde olduklarını bu şekilde varlık gösterdiklerini vurguladılar.



Moderatör Celal Toprak sağlıksız yiyecek ve içecek ürünlerinin satış ve pazarlamasının hangi koşullar altında sorumsuz olduğunu ahlak kavramından yola çıkarak, firmaların hem piyasa hem de piyasa dışı çevrelerde insanların özerkliğine saygı gösterme ve zarar vermeme ilkesine bağlı kalma görevleri olduğunu savundu 

Gayretli çalışmaları sonucunda oluşturulan panelde Güvenilir Ürün Platformu (GÜP) yönetim kurul üyesi Elif Aşlamacı Gıda ürünün önemine dikkat çekerek sağlıklı ürün için derneklerinin çalışma misyonunu vurguladı.

Gerçekdende kanımızca Koronavirüsün katlanarak yayılması, markaların pazarlama stratejilerini neredeyse tamamen hareket halindeyken değiştirmek zorunda kalmasına neden olması, markaların bu salgının ortasında benimsemesi gereken yaratıcı pazarlama stratejisine ihtiyaç duyulmasıdır.



COVID-19 salgının, dünyaya yayılmasını kontrol etmek ve eğriyi düzleştirmek için daha katı önlemler almaya zorladı. Bu tür sıkıntılı zamanlarda, markaların hedef kitleleri ile ilettikleri anlatının mantıklı olmasını sağlama sorumluluğu vardır ve bu da pazarlamacılar için zorluk teşkil etmektedir. Pazarlama kampanyalarını değiştirmek ve pazarlamaya tamamen yeni bir yaklaşım benimsemek zorundalar. Markaların empati kurması gerekse de küresel krize karşı tarafsız bir duruş sergilemeleri gerekiyor.

Hedef kitleleri üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak doğru mesajı yaymak markaların sosyal sorumluluğudur. Birçok marka bunu sosyal mesafeyi ve diğer güvenlik önlemlerini teşvik eden iyi düşünülmüş kampanyalar yoluyla ve diğerleri bağışlar sunarak gerçekleştirdi. Etkileşimi Artırmak için Sosyal Medyayı Kullandı. Ruh sağlığına öncelik veren mesajı yaymak için Influencer pazarlamayı kullanarak sağlık korumasına destek verdi.

COVID-19 için pazarlama kampanyaları ve mesajlar hazırlarken, satışlarını sürdürmek, hedef kitleye değer katmak çok önemli. COVID-19 Pandemi, "dijitale geçme" hızımızı hızlandırdı ve birçok çevrimiçi sektöre yeni bir güç verdi. 

Daha önce  Zoom'a hiç bu kadar bağımlı olmamıştık, bu da dijital pazarlamacılar olarak teknolojiye olan bu yeni güveni kendi yararımıza kullanan kararlar almak istediğimiz anlamına geliyor. Pazarlama planı içinde yeni stratejileri gerektiriyor.

Panel katılımcıların soru ve katkılarından sonra destek verenlere sertifika verilerek devam etdi. Toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.


yilmazparlar@yahoo.com

21 Kasım 2020 Cumartesi

Çevre Dostu Yunuslar




 Çöpsüz Sokaklar

Çevre Dostu Yunuslar

Avrupa Ekonomi Senatörü ve Alipour Group GmbH Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour, Türkiye’deki yatırımların yanı sıra sosyal sorumluluk bilinciyle Çevre Dostu Yunuslar Derneğini kurarak “Çöpsüz Sokaklar” sloganıyla, çevrenin temiz tutulması konusunda çocukların eğitilmesine destek olmaktadır.



Dernek faliyetlerin başında farkındalık yaratarak çocuklarda çevre bilincinin oluşması, özellikle eğitici yeni yazılım oyunları gelmektedir. Çocuklar üzerinden Büyüklere mesaj olacak bu asil hizmetin, bir yabancı tarafından, Türkiye Sokakların temiz olma arzusunu büyük takdir ve hayranlıkla karşıladık ve Alipour Group GmbH Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour’u ofislerinde ziyaret etdik.

 Avrupa Ekonomi Senatörü ve Alipour Group GmbH Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour ile yaptığımız söyleşide; Türkiye’deki yatırımlarını hızlandırdığını, Teknoloji, yazılım, ilaç ve yeni Ar-Ge ürünlerine dayalı farklı şirketlerden oluşan Almanya merkezli Alipour Group’un 30 yıllık geçmişi olduğunu öğrendik.

Faliyetlerini sorduğumuzda; Son 3 yıldır Türkiye’de ticari faaliyetlerini sürdürmeye başladığını, özellikle Ar-Ge’ye dayalı yeni nesil teknolojik ürünlerin Türkiye’de üretilmesi ve ihracatı için çalıştıklarını dile getirdi.  

Geliştirdiği ürünler arasında, nano teknoloji içeren underbold isimli sertleştirilmiş ve ekolojik yol kaplama malzemesi ile KOBİ’lerin kendi enerjilerini üretmeye destek olacak, yeni nesil rüzgar gülü konusunda bilgiler verdi.

Rüzgar gülü, Almanya ve İsviçre’den transfer edilen teknoloji ile üretim yapacak, ayrıca atıkların kompost hale getirilmesiyle elde edilen yüksek katma değerli ürün de Türkiye’de üretilerek, dünyaya satılacak, olması yüzümüzü güldürdü.

Tüm yatırımlarını Türkiye’de yapma kararı alan Alipour Group “3 yılı aşan araştırma-geliştirme çalışmalarımızla elde edilen ve patentli ürünlerin tamamı Türkiye’de üretilecek.” Diyen Yönetim Kurulu Başkanı Iraj Alipour, Halen probiyotik özellikler içeren, bakteri ve virüs bulaşmasını önleyici “dezenfektan kabini” ve yine özel tasarımlı, virüs ve bakteri öldürücü “hava temizleme cihazı” üretimi için yatırımlarını hızlandıracağı bilgisini paylaştı.



Türkiye’de farklı şirketler kurduklarını ve patent ve marka tescilleri bulunan ürünleri, Türkiye’de üreteceklerini açıkladı. Alipour, “Türkiye’nin son 20 yılda alt yapısı çok gelişti. Türkiye güçlü bir ülke. Amacımız ürettiğimiz bütün ürünleri dünyaya satmak.” Dedi.

Avrupa Ekonomi Senatosu hakkındaki sorumuza; Avrupa Ekonomi Senatosu (European Economic Senate-EES)’in Yönetim Merkezi Münih’de olduğu söyledi.

“Genel Başkan Dr. Ingo Friedrich. (Dr. Ingo Friedrich, 1979-2009 arasında tam otuz yıl Avrupa Parlamentosu’nda senatörlük yaptı. 2007-2014 döneminde de Parlamento Başkan Yardımcılığı’nı yürütdü.) Avrupa Parlamentosu’nda 49 Senatör var. Avrupa Konseyi’nin 2014-2019 döneminde Başkanı olan, Jean-Claude Juncker’de seçkin üyeler arasında 

Almanya, Avusturya, İsviçre, Çek Cumhuriyeti gibi farklı ülkelerin, Avrupa Parlamentosu’na seçilmiş üyeleri de üyeler arasında. 

Microsoft Almanya, Audi, Almanya Telekom, UBS Almanya, Deutsche Bank gibi dünya çapında şirketlerin başkan ve CEO’ları da Avrupa Ekonomi Senatosu’nun üyeleri” gibi bilgler aldık.


yilmazparlar@yahoo.com